17
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1602
Okunma

korkularımı ardıma takıp
onlardan kaçmakla geçti
öfkeli
ve duru çocukluğum.
yaşamdan habersiz
yıldızları sayardım gizlice,
sevmeye başlayınca lacivert geceleri
inatla beklerdim
altın sarısı peri kızını
yatağıma gelip girecek gibi.
ve sevinirdim her gök gürleyişinde,
uçurtmamı koyup pazarlığa
yetmezse bir de çemberimi,
yalvarır yakarırdım delicesine;
sanırım melekler de ağlardı
onları göremiyorum diye.
dündü çocukluğum,
şimdi gün döndü kendi çarkında
yıldızları saymıyorum artık;
korkularımı yalnız gecelerimde harcadım
yastığımda sakladım düşlerimi.
anladım ki aradığım bendeymiş,
bir insan sevdiğinde
kalbindeki melek gülümseyerek
sevdiğine geçermiş.
ve o zaman görülürmüş melek.
zaten biliyordum dileğimin tutacağını
uçurtmamın ipi koptuğunda oynamıştı yüreğim;
sonra,
rüyamda sürdüm çemberimi
rüzgârlarla yaşadım
yağmurlarla yaşlandım,
başım dağ gibi dumanlıydı;
ama ayaz düşmeden içime
çocuk oldum yine.
seni gördüm.