1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1514
Okunma

Ölmüş hayvanı tutup, çöplüğe atamazdı
Evine gelir gelmez bahçeye çukur kazdı
Nazikçe koydu onu kazdığı boş mezara
Mazinin tekrarıydı hüzün dolu manzara
Mustafa’yı kendisi bizzat koymuştu kabre
Geçmişe döndü birden vakti gösteren ibre
Hatırladı oğlunu kabre koyduğu günü
Olmasa da kucakta bedeninin bütünü
Kazada kolu kopmuş, kafatası ezilmiş
Tekerleğin izleri, tam yüzüne çizilmiş
Acı ne demek, ölüm ne demek biliyordu
Zaman, yaralarını, çok yavaş siliyordu
Kedicik yatıyordu, zemininde mezarın
Ölmek yakışmamıştı ortasında baharın
Yara yara çıkarken kara toprağı tohum
İlkbaharda altına, niye girdi bu masum
Simya bir süre baktı mezardaki cesede
Onu ağlatan bir şey vardı bu hadisede
Zira bir yavrusunu, kaybetmişti şubatta
Bu acısına derman yoktu sabr u sebatta
O gece karnı açtı; bu yüzden sütü azdı
Üstelik hava buzdu, soğuktu ve ayazdı
Malum gecede sütü, üçüne yetti ancak
Soğuktan dona dona ölüverdi yavrucak
Cemil bey ah kapıyı, biraz açık koysaydı
Sokağa çıkıp anne yemek yeyip doysaydı
Asla acı çekmezdi, buz tutmazdı azalar
Bu kadar ıstıraplı, olmazdı son lahzalar
Ω
Kirazın dalındaydı, Benekli, Maviş, Sarı
Dikkatlerini çekti, uçan binlerce arı
Tam yakaladım derken Sarıyı soktu biri
Pençeyle kaşımaktan, kızardı tüylü deri
Daldan tutunuyordu Çita maymunu gibi
Yere düşecek sandı onu seyreden sahibi
Anneleri çağırdı »Mav!« diyerek hepsini
Daldan inip geldiler duyar duymaz sesini
Üç yavru sıra sıra dizilip bir kenara
Arka ayaklarıyla toprak attı mezara
Cemil bey sağ eliyle, şekil verdi yığına
Ardından da dokundu, sakalla bıyığına
Gömleğin yakasına tozlar dökülüverdi
Mezara her bakışta boynu bükülüverdi
Koluna konar konmaz, dedi ki Kraliçe:
»Canlılarla şenlenir dünya denilen bahçe.«
»Şu hayat kadar güzel, ne vardır kâinatta?«
»Can olmalı ayakta, yüzgeçte ve kanatta.«
»Ki haz alsın azalar, uçarken ve yüzerken.«
»Mutlu olur kuzular kırda özgür gezerken.«
Âşiyândan kalkınca bir dala kondu bülbül
Adama baktı: »Ancak açarsa, gül olur gül.«
»Güzel yaratanda aşk, emek, itina vardır.«
»Bu maşuklarını yok edenler canavardır.«
Arı başını eğdi: »Çiğneyen adam gibi.«
»Kim bilir ona ne dedi gerçek sahibi.«
»İnsanın malı mülkü değildir bunca eser.«
»Yine de hayvanları öldürür, ağaç keser.«
»Gerçek mümin malına zarar vermez Allah’ın.«
»Derisine göz dikmez kurdun, yatan timsahın.«
Ω
Bülbül daldan uçtu ve belin sapına kondu.
Cemil bey çok şaşırdı, kıpırdamadı, dondu.
»O eğer yaratmışsa bahçede, bağda gülü.«
»Sana da su taşımak düşer bulup da gölü.«
»Ancak yardımcı olur Allah’a her işinde.«
»Onu bırakıp gezmez asla şerrin peşinde.«
Cemil hoca dedi ki: »Ben, kararımı verdim.«
»Bundan böyle Allah’tır vallahi tek derdim.«
»O’nun mahlukatına göz kulak olacağım.«
»Sevgiden haber veren bir ulak olacağım.«
»Seven hem sevdiğini korur hem eserini.«
»Ancak böyle gösterir, Allah’ın değerini
Cemil bey »İşim var.« dedi üzgün bülbüle.
Kuş havalandı birden: »Hadi git güle güle.«
Kraliçe »Üzülme!« dedi yaşlı adama.
»Her şeye rağmen devam etmeliyiz yaşama.«
»Evet« dedi Cemil bey derinden iç çekerek.«
»Etrafta güzellik çok bunları görmek gerek.«
Morali bozuk halde eline aldı beli
Peşpeşe çukur açtı arkaya alıp yeli
Daha sonra içine, birkaç patates attı
Ardından da kediler üzerini kapattıı
Patatesleri ekmek, bir saat kadar sürdü.
Çukurları açarken, mütemadi öksürdü.
Ama hiç aldırmadı, sigaradandır sandı
Nefesi daralınca, durup bele dayandı
S / ÂYE 8 ARALIK 2017 / ESKİŞEHİR
[ /iceri
5.0
100% (2)