1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1810
Okunma
şiir, kitaplar ve şarkılar ah
ilaç diye ciğerlerime sürdüğüm
ne çok uğultu yüklemişim duvarlarıma
yaslı çivilerle rapt eylediğim
ne çok iç ağrısı, can törpüsü, kendimle konuşmalar
avuntu çerçevelerine tıktığım bağırmalar…
gürültüyle konuşmalarınıza ısınamazdım.
gövdesine hanımeli sarılmış ergen bir vişne ağacıdır çocukluğum
sarhoş baba kusmuğunu
duvara fırlatılmış kedi kanını
un bulamacıyla beslenmekten ölmüş kuzu yavrusunu
oğul tahliyesi bekleyen bir ananın kalp sancılarını
renksiz çiçeklerine bezenip eteğinde saklayan…
çekirdeklerini asla savuramazdım.
ikiyüzlü davranamam
ölene dek taşıyacağım bir burkulmadır ergenliğim
Füruzan’ın kitabına tutunmuş her çocuk gibi
çıktığın o kapıyı tekrar bulamama kaygısı
kapı önünde kalma ürküntüsü
gönderdiğini unutan Ayhan Işık bıyığına hükümlü…
kapılı tablolarınızın önünde kalakaldım, ayrılamazdım.
can törpüsü yavaşlasın, acıları azalsın umududur insanı yaşatan
bu unutkan sevgililer ne çok hak ettiler balgamı
ne çok iç ağrısı koydular önümüze
ne çok gülüşümüz boğuldu, sakatlandı ve kayıp
cezaevi, askerlik, tımarhane ömrümüzün özeti…
anladınız mı şimdi
düğün kasetlerinize neden katlanamazdım.
*
öyle gür
öyle gür sanıyordum ki sesimi…
ödünüzü patlatırım diye haykıramazdım.
Çorlu / 30.03.2014