4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1211
Okunma
dikecekler bilmem hangi renkten seni ey kefen!
yas sesleri duyacağım ben
ayakaltından
tırmanacağım
omuzlara
ve ruhlar doluşacak etrafıma
tanıdık yüzler
ve diğerleri
bıçak koyacak annem üstüme
şişmesin diye midem
bir koku dolacak odaya
gülsuyu ve ölüm kokusu
titrek sesiyle
ve bin yıllık çizgileriyle bir kadın
kutsal sözler okuyacak
bıçak hareketlenecek sonra
kaldırılıp üzerimden
mutfağa götürülecek
yapacaklar bilmem ne ağacından seni ey tabut!
sessiz sedasız bir yolculuğa
yarenlik edeceksin
ey ikinci rahime götüren!
tek bir dal kıpırdamayacak
öldüm diye
ben
ve tek bir damla dökmeyecek bulutlar
öldüm diye
ben
bilmem nasıl yapılacaksın ey mezar taşı!
dikileceksin başın da çürüyen bir cesedin
iğreti bir nüfus cüzdanı gibi
adı şu
soyadı bu
doğum tarihi şu gün,şu ay,şu yıl
işte bunlar yazacak tenin de
bilmem ne cins kurtlar yiyecek beni!
biz diyecekler,seni değil
tabutunu kemiriyoruz
yoksa diriyken de cazip olmayan etin
şu çürümüş halinle daha da hazin
bilmem hangi tarih te başlayacak kabir azabı!
sen diyecekler,şunu şunu yaptın mı
işte o an dile gelecek beden
ve tükürecek semaya
doğumlara ve rahimlere
aşka tükürecek ve dostluğa
ve soracak sorguculara
ya o kime hesap verecek
diye
...