13
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
2921
Okunma

Ben artık anlatamıyorum söylemek istediklerimi
Boğazımda kekremsi bir tat, bir kilit yüreğimde
Üşürüm hasret olurum kendime
Donar bakışlarım, diner haykırışlarım, siner yakarışlarım
Yüzüm kimsesiz bir çocuğun yüzünde
El açar semaya yalvarışlarım.
Ben artık anlatamıyorum hislerimi
Bir sızı var bedenimde, bir acı yüreğimde
Birer çiy damlası donmuş gözlerimde
Yarasına figan düşmüş bir serçe ürkekliğinde
Öylesine yaralıyım ki dost ölesiye
Geçmişimin buruk tadı kayıp bir vadide.
Ben artık şiirler yazamıyorum eskisi gibi
Bir hüzün var kalemimde, bir ıstırap yüreğimde
Yolum taşlı, yolum sarp uçurum derinliğinde
Duru bir göl kimi zaman
Kimi zaman kıyılara çarpan bir hırçın deniz
Yolları yolcusuz, ırmağı susuz.
Ben artık gülemiyorum eskisi gibi
Bir kahır var içimde, bir acı gözlerimde
Kanadından berelenmiş bir kuş misali
Uçarken acı çeken.
Yüküm ağır dost, yüküm büyük
Yüreğim erirken gün be gün vuslata, yüküm sevgi.
Bir türkü dolanır dilime gece olunca
Uzak diyarlardan seslenir sesim
Hisleriyle yol bulma telaşında sessiz yüreğim
Mahşer ateşi yağarken çocuk sevinçlere
Hep uzakta kaldı özlemlerim, özlediklerim
Artık ateşe verdim yüreğimi ama yakmadım içindekileri.
Belkide unutmak tek tesellisidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi yudumlayıp
Delice sarhoş olmak
Belkide tek çaresidir imkansızlığın.
Yüksel Beyocaktan