eskilerden....




Kaç kere öpersen öp
nasıl öpersen öp
hiçbir iz kalmayacak tenimde

dudakların dikiş makinası gibi gezdi tenimde
üç kanatlı cerrahların biopsisine göre
benden alınan parça dilindi, omuriliğimden çekilerek.
Şimdi tenim yeni yoğrulmuş hamur
göbeğimdeki delik, kız çocuğunun
dokunuşuyla açılan çukur,
oysa önce benim pişmem gerekti.


Bugün gökten sevdiğiniz şarkılar yağacak
Tanrı; Tekrar dinlenmesi imkansız ses kaydı
ve biz soğuk füzyona uğramış yaramaz çocuklarız.
Halk kahramanlarımızın tenlerinden önlükler yaptık birbirimize
birbirimizi yerken üstümüze dökülmesin hiçbir günahımız diye.
Günah;gece onikiden sonra başa alınması imkansız ses kaydı
senin yanaklarından başka yerde hükmü geçmeyen bedavadan
inşaa edilmiş kırılması imkansız camdan kalp
ve biz gelecek zamanda birbirini kırmaya çalışan iki fanus
kandırdığımız insanların kabuklarını yere atmayan.
Ve hiç bir zaman tam anlamıyla teşhisi konulmayacaktı,gözlerine
çok özür dilerim ama belkide
gözlerin;intihara meyledenler için
yükseklik korkularını yenmeleri adına ilk fiziksel belirtiydi.



Bugün gökten üstünde isimlerinizin yazılı olduğu
bazı organlarınız yağacak
çünkü,uzayda duyu organlarımızın arkasına not alındı ;hiçlik
ve cehennemin yere düşmemesi için
dünyaya atılması gerekti fazlalıkların.
Çok fazlaydın bana
ellerini tutsam, göğüslerin ihtilale kalkmış medeniyetler gibi çöküyordu üstüme
karanlıkta adını keşfediyordum,
geceleri ateşi içime çekip
göğe üflüyordum nefesini .
Çok fazla geliyordun bana
düşmemek için yere
atılacak tek organın bana aldığın kitaptı,
kitapları yakın
bilgiyi yakın
cüceler yesin krallıklarında onları
her bilgi, şarabın kalp çanağında erimesi
demiştim işte ben sizlere
biz şarabı damıtıp üzüm yaparız
siz keyfinize bakınız.


dudakların dudak gibi davranmadı bana bugün
oysa biz sessiz filmler için dillerimizi bıçaklamış aç sansarlardık
kaç kere öpersen öp beni
nasıl öpersen öp
hiçbir iz kalmayacak tenimde.