1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
930
Okunma

Taşralarım var
deşikli bir torba dolusu
Kurgular kazarım
çemberine güller kurutup
Anılarım meşru bir utopyadan
sönmeye yuz tutmuş zemin bulut
Kibir sıratında
kesifsiz amaçlarım
tekeline gebe karasında borsanın
Dinde körün bedende nankorun
arkadaşlığını edinip
Saklaban notalarda derin bi es vermişim
Dinle ahali;
Sarayim var krali ölü halki uzak
yolu sürgün
Tutsak cumalarimin değerini
kellesi kalın kelebek kanatlarına borçlarım
Hikayem var destanlar karalayanlara
Hikayem
Bir varmisla başlar
Yoklukla doldurur dört bir yanını
Cahilliğinden ne varsa arda kalan...
Ne kaldıysa sana şimdi
Senden
Ölülere fısıldayan
Kulaklarımda azgın sancın var
Herşeyi duyarım
Nedenli nedensiz
Zorbalıktan hallice
Tüm detaylarında varlığın
Arsız dağlarında rüzgarların
Göğün gürültüsünden nice
İnce ince türküsünü koklarim
Taki misafirim oluncaya dek
taki mezarda yerim
Belirmeden önce...
Seni görünce
Şimdi önceleri kavradım
Tut zerdüşt yakamı
Hangi aslanın ağzı bu hayat
Hangi rengin tonu
Hangi kuşak yönü
Götür beni de hadi
Bir kaçmışlık buyur
Uyur dakikalarıma...
Gök mü paslı vicdanmı isli
Duruluğu nerde suyun
Nehiri nerede asil huyun
Varmidır hüzünde huzur
Ağlamaklı
Eller ne için
Kime tutunur tutunmalımı
dallar çıtırdar hemen oysaki
Niye o kadar kuru
Hayat şaka sanki
Küçümsemeli...
5.0
100% (7)