0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
996
Okunma
1982 Temmuz’undan bir gündü: Çarşıya çıktığım yolun üstünde, Hayrettin Âbi, yevmiyeli briket işçisi olarak çalışıyordu. Birden, sularla kaplı bir alanda, onun cansız bedenine rastladım. Yalınayak çalışırken, briket makinesinin elektriği, akımını suya boşaltmış, sonuçta Hayrettin Âbi’nin ölümüne sebep olmuştu. Gördüğüm manzaranın vahâmetinden, uykularım epey geceler paramparça olmuştu.
Buradaki ilk çalışmayı, onun ruhuna yolluyorum.
41. ÖLÜM: PUSUDA HABERSİZ
a.
vakit, temmuz türküsünü
aramak vakti değil
bu kez elektrik yüklü tel
cana kıydı zamansız
tanırdım tepeden tırnağa
yoksulluğu akardı
henüz 30’unda belki
birisi yandı
kendi hâlinde hayrettin
karıncayı incitmezdi
cigaraya düşkünceydi
hele derdini açarken
kemik saplı çakıyla
yontardı acısını
ölüm: pusuda habersiz
gizlice vurdu onu
mutsuzluğun karabasan gibi
çöktüğü ülkemde
dostluğu düşmanlığı
her şeyi güvencesiz
içi çöl kızgınıydı
anlardım ama çâresizdim
emek satarken kavruldu
gövdesi savunmasız
b.
üç yavrucuğun yetim kaldı
hayrettin âbi
ağlamaktan karının
kirpikleri çürüdü
okşayamıyorlar artık
külden saçların
öldün diyemiyorum
öldürüldün mü?
1982
42. ALINGAN VE SERSERİ
imbat estiren
günlerimi çaldılar
gurup vakitlerinde
epeydir anımsarım
mührünü beklemesinler
durup noterden
beş duyumu işgal ettiler
daha usandım
buruk yürekliyim
doğuşumdan işte
hem alıngan
hem serseriyim
43. SAKIN OLA!
biz, ana rahmine düştükten beri
el üstünde tutulmakta acılar
sakın ola yapmacıklığa sapmayın
unutulmasın onlar
44. ELLERİNİ KISKANIRIM SENİN
ölüm, ölümü kıskanır
sevda, sevdayı
ben, senin ellerini kıskanırım
ellerine ne vakit dokunsam
çukurova’nın pamuk tarlaları gelir aklıma
ah, ellerini ne vakit öpmeye dursam
feodal beyler toplanır
-ellerinde yağlı sicimler
dillerinde emeksizliğin kapkaranlık uğultusu-
pir sultan’ı asarlar ay ışığında
45. ÇÜRÜYEN
iğrenir misin, fâhişe yüzünden o kentin
acıyı dölleye dölleye çürüyen
yangınlarla ölümler yan yana orda
insanlar zifiri karanlığa gömülü