4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
774
Okunma
felek şamarını attı
döndürdü döndürdü beni aşka fırlattı.
ipine tutundum
yaralı çocuğun odalara bükülüşü gibi
başımı eğdim avuç içlerine
gecenin tıkırtısında ırmaklar ak/tı
yüzümden/yüzüne...
gözyaşımı siler misin?
masum günceye oya/larken
mavi kıvrımlı hayalleri
kalbin sözcük demetinde
insana benziyorum
tutuklu savaşlarda bir dirhem
yürekti içim.
saatin dibinde bana susan/
bana giden.
güldüğünde dışarıda eksilen aydınlık
tenim değmesin diye karanlığa
kayboldum.
saymazsak
gövdemi...
ve
cüssem hayata sandık
kara/deniz
ken,
-dünyam olmalıydı benim de-
ilkin ağaçları sevdim
üstelik yaprağı kımıldamazken
izinsiz göklerden.
daha sonra
yuvalarında yumurtaları
uzandıkça/uzadım doğaya
sarmaşık dal gibi
en kaybetmediğim yüzüm buydu
rüzgar silse de hep doğuracaktı
çocuklarını.
-şimdi papatyayla konuşuyorum gölgende-
minnacık an/da
adımları hecelendi yolumun
yoluna düştüm.
en yalnız yanımda kalabalık
tezeklerini dökerken çığlığıma
nasıldı gözlerimin rengi
-biliyor musun-
buluta bulanmış hallerde hüzün yağışı
ki,çıkmaz sokaklar öldürmüyordu beni
gitmek istiyordum bir yalnızlık ok/undan
gidemedim feleğin şamarından.
ne tatlı uykudan uyandım
şiiri örtü yapınca üzerime.
bir saatte bir ömrü yaşamak gibi
mucize.
kaç yaşındayım
ney`in sesinde
sen çalıyorlar.
hayır,
rüya değil bu
duvarı yoktu gözümün
incinmişti sesi
duydu!
Allah şahit.
büyüdükçe büyüdü göz bebeklerim
tentenesi üzerine sarılı ruhun beşiğinde
hayat çizgimi bu gece
melekler salladı
(avuç içlerinde tuttuğun herşeyin/herşeyim ki)
dedi.
gülümsedi yıldızlar
sendeki beni sevdim
sen kadar.
5.0
100% (8)