6
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2485
Okunma

Gömülü reçinesinde göğün yangınlarında
Muteber bir sunum,
Sözsüz cümle kurmanın verdiği yenilgi adeta.
Bir kuramda yenilmişliğim
Bir de haraç mezat aşklarda beyhude bir soluş,
Yine gül bahçelerinde ürkek bülbüllerin dinginliği.
Katmerli acı, bitimsiz zaman,
Tetikleyen hüznü kayıp kelamında saklı şairin,
Göllerin durgunluğuna özendiğim mi yoksa
Söylemediğim ilk ve son yalan?
Ay yüzlü kadınlar tanıdım işin aslı,
Bakışlarında solmayacak yarınlar soludum bazı bazı.
Un ufak yetilerim,
Ah, benim yetim düşlerim…
Der miyim?
Hâşâ, korkarım Allah’tan!
Sonra da infilak eder hani
İçimin kuytusunda taş duvar hepten
İllet duygu zerrecikleri.
Hem de yansıyan,
Duraksadıkça yalıtılmış şehirlerde,
İçin için kaynayan,
O dolduruşa gelmiş çetelesinde
Münafık gölgelerin
Koşumları lal olmuş demirden kazık,
Her şiirde artık bir tat almaktansa
Eksilmeye yüz tutmuş lahit kaçkını
Ölü düşler.
Şimdi sorsam,
Nereden kalkar mutluluğa son tren…
Demezler mi; aklını yitirmiş
Garibin biri…
Varsın sönsün feri içimdeki yangının
Varsın solsun bahçeme ekmediğim güz gülleri,
Varsın solusun aşkı, yanık kelam bülbülleri.
Sonra da varsın artık nereye varacaksa
Adına hayat denen şaibeli hüküm
Hele ki bir kez yazılmışsa kaderi
Şu lanet faninin,
Demeseler keşke…
Yürek yangın yeri, kusurlarım hepten
Teyelli bakır göğe;
Acılarım öyle böyle değil hani,
Yeter ki
Açılsın daha da gönlün ikbali.
Hem ölümlü hem sevdalı;
Hem yaralı hem de cani
Hele ki öldürmekse içimdeki cahil cüreti,
Düşlerin koruğunda yana yakıla
Açtığım yine düşlerin sökük yelkeni,
Dokunmayın yeter ki içimdeki çocuğa.
5.0
100% (9)