1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
592
Okunma
kangren olmuş bir geceydi
şafağı bekleyen kuşların
göğsüne tünediği bir zamanda
bütün şiirleri ateşe verdim
şimdi kolu kanadı kırık bir türkünün içinden geçiyorsun
bulutların sessizliğinde yağmuru bekliyor toprak
ve toprak kurumuş bir çöl dudaklarında
bense bir şiire asıyordum bedenimi
güneşin kızıllığı bedeninde ülkeler kuruyor
ecelsiz yağmurlar vuruyor şakaklarından bir çocuğu
ve mevsimsiz açan çiçeklerin
kuruyan yaprakları boğazına düğümleniyor
sen bir yok oluşu yaşıyordun beynimde
kalbim ise binlerce kez ölüyordu ardından
sarhoş şiirler savruluyordu parmak uçlarımda
gecenin en mahrem yerinde duruyordu acılar
nasıl bir durmaksa bu
bir ölümü yaşar gibiydim ardın sıra
bir akşam bir kadının kınalı ellerini kokluyorum
bir akşam bir kadının saçlarında parmaklarım dolanıyor
bir akşam bir kadının göğüs kokusunu çekiyordum ciğerlerime
bir odanın içinde tek başınayım
içimde dolanıyor özlemin sahipsiz-ce
bir vatan-sızlık vardı üstümde
sanki bütün ülkeler sınırlarını kapatmıştı kalbime
dünyaya mülteci gelmiş gibiyim
bir yetim-lilik yaşıyordum
sanırım bu dünyanın üvey evladıydım
bana sevmek yasaklanmıştı bir kere
ben ısrarla kalbime bir dünya sığdırıyordum
seni düşündükçe
içimde çığlıklar çoğalıyordu
nasıl sesine hasret kalmışım
nasıl kokunu özlemişim
gözlerim uykusuzluktan bitkin düşerken bile
göğsümdeki acılar seni arıyordu
gözlerimin yamacına aldım seni
şimdi gözlerin karşımda Dicle kadar güzel
şu kanayan yaramdan çek ellerini artık
ayazında öldüğüm yetmez mi
ibrahim dalkılıç
01/07/2017
01:05 izmir
5.0
100% (2)