14
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1521
Okunma

bil/iyorum..
çokça insan tanıdın çıkmazlarında sokaklarının..iyi bir ressam veya bir şair kim bilir..önce sevdin hepsini ve sonra koptu bir son/baharda putları yapraklarının ki harfler/kelimeler ve ayetler okudun,
yazdın/karaladın/sildin/yırttın..öldürdün ölü düşlerini saçlarında tel tel asarak…
bil/iyorum
o yüzden dokunuyorum sadece..
(...)
"ne vakit seni özlesem
kuşlara bakıyorum"
bak bu sensin işte
sorgusuz soruların düşerken
ve konuşurken içinden
ve dokunarak kaburga kemiklerine
sana bakıyorum
kelimelerine
ve başını yasladığın boşluklarına..
anlaşılmayı beklemek gözlerinle..
bir kıvrım/
ve buklesi yalnızlığının..
bir yok oluş biçimi gibi
kelimelerin usulca sokuluyor
alt dudağın titrerken ki
ne ruhun
nede etin duyuyor
boşluğa d-üşüyor..
her yeni günde
tekrarlanan rüyalar gibi
sayfana düşen harflerin..
üzerine kapanan kapıların
biriktirdiği
ne varsa
şimdi nabzında
kalbini yokluyor...
yeri nasıl deşerse insan
elleriyle tırnaklarıyla
öyle... işte.
bir çukur daha kazıp
derinlere
sende
yol/ aldın
içine
kime?
aynalarında bilmediği bir dil var
duvarlarında göstermediği bir suret
ayında unuttuğu bir çocukluk
gök yüzünün de kırılmış kanatları
ve güneşinde
sonucu hep soluk soluğa
kendine çıkan yokuşları var.
ve bunlar artık
tanımlamaya yetmiyor
kendimi
g/EL..
(...)