5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
766
Okunma

“Sezin” kim? dedim
anam “kim olacak” dedi, Songül’ün kızı
“-Songül.!?”
“-beni her gün hastaneye getirip, bekleyip geri götüren Ankaralı”
..
“melek gibi insanlardı”
“-ahh aahh! Ann.. An.. Ankara?”
onyedi yıl önceydi.. kazadan üç ay sonra gidebildim
evlerine yakın durakta bekleyip görmekti dileğim
henüz erken olduğu için Gençlik Parkında eğleştim..
o “ıhlamur ağacı” yine kapılmıştı, biraz geçip bekledim
gülüp, oynayan, neşeli, mutlu kızlar oğlanlar,
olur olmaz şakalarda, kahkahalarda gruplar,
olur olmaz şakalar ayyuka çıkan kahkahalar
umursamaz, uzaktan uzağa gelip giden afitaplar
bir Afitap bana doğru geliyor, Afitap’lı adımlar..
evet o!.. yemin ederim o! üstelik bana doğru geliyor
saçları rüzgarla oynaşıyor, neşeli gülümsüyor
koşup sarılacağım, dizlerim hiç tutmuyor
ıhlamur altındaki ona, O! ıhlamura yürüyor,
tokalaşmıyorlar, sarılışmıyorlar.. oturuyorlar!
ne kadar geçti bilmem, ben öylece kalakaldım,
ertesi sabah erkenden yine soluğu orada aldım
sabahtan geldiler, bu defa mor giymiş, bakakaldım
gülüm derdim; ya yeşil, ya pembe giyerdi canım
meğer “mor” başka yakışırmış ona, geç anladım
onlar gider gitmez işyerini aradım, dün “rapor” almış
“sözlüsü kazada ölmüş, kız aylarca hastanede” yatmış
“şimdilerde işyerindeki bir gençle nişanlanacak”mış
“talihsiz kız” “ölümlerden döndü” çok, dualar almış,
“şükür” dedim.. “benim gülüm yuva mı kuracak”mış
şimdi onaltı yaşında olmalı Sezin? kim
“Afitap nerede?” “nasıldır acaba”
kaza olalı onyedi yıl oldu
aah ah Ankara
Ankara!
.
5.0
100% (6)