8
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
2976
Okunma

Sorarlardı bana en sevdiğim dostlarım, zamanın çookkk eski hâlâ esrarına eremediğim bir diliminde, öyle mahzun hallerimle ötelere doğru uzun uzun bakıp dalarken,
_ Ne düşünüyorsun? diye...
Ben de her defasında hüzünlü gözlerimi saklı bir hayalden isteksizce çekerek şöyle cevap verirdim:
_Beni hiç düşünmeyen birisini...
Ve içimden eklerdim bu muhayyilemı sürekli sarsan cümlenin doğruluğunda:
_Çünkü bilirdim ki veya öyle hissederdim ki düşündüğüm belki de hiç düşünmezdi beni...
...
Belki de bir ömür; düşündüğümüzle, hissettiğimizle gerçekte var olanın çatışma vetiresinde geçiyor...
...Ve belki de zaman bize ne çok şeyi öğrettiği gibi gözlerimizin gördüğünden çok farklı gerçeklerin de olabileceğini ve bu yanılmaların geriye tarifi mümkünsüz koskoca bir hüzün bırakılabileceğini de öğretti...
...
...Ve sonra zaman o kadar hızlı akıp geçti ki...
Artık zamanın bu yakasında " âhlar, eyvahlar, keşkeler" ne kadar da soğuk, banal ve anlamsız...
...Ve bir ömür ki yalnızca Kader’in hükmünün yaşandığı bir ömürdür işte...
...Mazi ve müstakbel dediğimiz de takdirden gayri bir şey değildir...
....
Ve gelip geçerken hayat; o hicranın tortusundan ne yapsak da yüreğe izler kalıyor....
...
...
Bir MED gülüşüydü istediğim aslında, belki de yüzüme hiç yansımayan....
Yorulduğun o güne..ve "Artık beni unut!" deyişine...
Sen de unutma ki gün gelir bütün faniler unutulur!...
Oysa ben;; yetim bir sevdayı
Öksüz bir çocuğun ellerinden tutup da
Uçurtma uçurmaya götürür gibi sevmiştim seni...
Öyle heyecanlı, öyle ürkek, öyle telaşlı, öyle buruk...
5.0
100% (14)