5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1210
Okunma

her fırsatta yollandım Arzu Ablaya
evdeki gibi sıkı sıkı kapatmak yerine
bir düğme açtım ki, görünsün altın "A"
bir daha oynadım.. okşadım kolyemi,
“sıcacık” bir daha.. bir daha
Mutlumun Afitap’ı olarak götürdüm dudaklarıma
ve okşadı saçlarımı Mutlu’mun elleri
mutlu gülümsedi gözleri
bu hasret ne güzel bir şey yaa
sanki insan bu an için geliyor dünyaya
gerisi hava civa
bin razı geliyorum eza-cefaya
bin şükür ediyorum mutluluğa
Mutluyu Yaratana
rastlatana
daktilo kursuna
Arzu ablaya
yoldaki çukura,
askeri araca
çukurda biriken suya
yeşil elbisemi kirleten çamura
..
seviyorum
çok seviyorummm
mutluyumm.. çok mutluyumm
bideneeeemm Mutluluğuummm
Mutluuummm
Mutlucuğuuummm
seviyor olmak,
dünyanın en güzel nimeti
“o olsa da, olmasa da” mı?
evet..
keşke “gözü kara” olaydı, keşke sarılsaydı.
onun dokunduğu yerlerimde hâlâ sıcaklığı
sarılsaydı, öpseydi, koklasaydı
kim bilir neler olacaktı
içim kıpır kıpır
yakalanmışlığın şaşkınlığı
düşlerimden duyduğum utanç
hâlâ yanında hissettiğim Mutlu
kolyeden suçluluğun eşlik ettiği
telaşla aklıma bir şey gelmedi
sahi en başta uydurduğum yalan neydi
ha.. “Arzu abla verdi” dedim
yüzüm al al..
ne büyük bir şey keşfettimdi
içime su serpildi
büyük bir mahcubiyet içinde
Arzu abla hediye etti, hediye
içimde zapt edilemez bir coşku içinde
“-noluyoru böyle hergün arzu
her gün arzu”
farkındaydı annem, bendeki değişikliğin
masumiyetin, teslimiyetin, sevincin
iyi de kim dese; ne diyecektim
bilirim beni sever, sevinirdi
sevdiğime, sevildiğime anneciğim..
sahi O’nun adı neydi..
evet mutlu!
Mutluluk aşktan.. sevilmekten çok öte bir şeydi
onu düşlemek,
onun için için endişelenmek
sevmek
çok güzeldi..
şimdiye dek tanıdıklarım aşk değildi
tercih edilen bir evlilikti belki
ya da çaresizliğe razı gelmekti
mutluluk nedir bilmiyorlardı
aşkı tanımıyorlardı
sevdiklerinin gözlerinin içine bakıyorlar
en küçük bir yanlışlıkta
ya da yanlış anlamakla-anlaşılmakla
terk ediyorlar, bitiriyorlar bitiyorlardı
hâlâ beraberler mi imrendiğimiz sevgililer
mutlular mı evlenenler
kolları bileziklerle dolu gelinler
aslında sanıldığı kadar mutlu değiller
acılarını etraflarına yansıtmak istemiyorlar
düzelir umuduyla ha bire doğuruyorlar
anamın hiç bileziği olmadı mesela
altı kardeş büyüdük bir odada
dedi ki; “-geçimsiz birinin yatağına yatsan,
esvabını, eşyasını kullansan,
gaderin onunkine benzermiş
o onmadıysa, gülmediyse
seninki de onmaz, kaderin gülmez gederimiş
günahı obalı deyennerin boynuna
emme; bilmeseler demezler de(ğil) mi
başı bozulan birini sağdıç etmezler
neye?”
“-sen! sen ol; yanında dur emme
dediklerini dutma
eyi biri olsa
kendi başını yakmazdı
gıçının üsdünde oturudu
bak o çocukcaz,
anası var bobası var
emme yetim..
ben öyle çocukların yanında
se(ve)mezdim sizi
gücüne geder zavallının”
“aşk olsun anne” dedim
“Murat’ın ne eksiği var,
el-bebek gül bebek,
Fatma Teyze de bir dediğini iki etmez”
“-get bi de o’ğa sor bakalım
siz birbirinizinen itişip kakışırkana böyüdünüz
o çocuk masum masum bakar yazık
oynaycak, gısgancak depişecek biri yok”
“ben varım” deyip koştum bir bahane ile “ben varım”
gidip avkalayacak, cınnatacaktım
dünyada tek sahip olduğum şey.. aşkım
canım.. Mutluluğum
Mutlum..
5.0
100% (6)