7
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1270
Okunma

Seni gördüm dün gece alaca karanlıkta
Yüzümü ellerimin arasına almış
kara kara düşürken sabaha karşı ıkırcıkta
Seni gördüm dün gece alaca karanlıkta
Hazin bir türkü tutturmuştu kumru kuşları
Çok olmasada korktum az biraz doğrusu
Bir martı kanatlarıyla
gök yüzüne uzanan merdiven kuruyordu denizin dibeğine
Yüreği ellerinde bir yunus yüzükoyun yatıyordu açıkta
Taaa uzaklardan beyaz gelinlikli bir yelkenli göründü
kızıla çalıyordu birazcıkta
Dalgalar kıyıya seranat yaparken
Yosunlar keman çalıyordu adeta
Çakıl taşları filütleriyle eşlik ediyordu yamaçlardan
Tekrar tekrar dinlerken denizi
Kumsalın kulaklarına fısıldıyordu ahenkle hoş bir seda
Su taşları kan ter içinde uyandı güzellik uykusundan
Deniz ortadan ikiye bölündü mercan kayalıklarının sığ sulara sevdasından
Sahilde bir alaçık kurmuştu turnalar
Palmiyelerin dallarını renk renk ışıklarla donatıyordu kırlangıçlar
Bir çift ateş böceği uçtu mor menekşelerin koynundan
Öyle bir gürültü koptu ki yerin yedi kat dibinden
Dağlar yerinden oynadı kır çiçeklerinin heybetinden
Bir fayton geçiyordu sahil yolundan
Bir güvercin gagasında mektup taşıyordu karşıdaki adaya
Birden silüetinin şavkısı vurdu kollarında uyuduğum odanın taş duvarlarına
Fosfor yeşiliyle resmin beliriverdi tavanda
Bir kişi aşk ile ayrılık dövüyordu havanda
Cıvıl cıvıl sohbet eden iki serçe peyzaj yapıyordu
pembe panjurlu penceremin eflatun perdelerinde
Seni gördüm dün gece alaca karanlıkta
Meltem rüzgârları iğde çiçeklerinden ç/aldığı mis kokularla
ciğerlerimi mestederken
Yasemenler manolyalara ninni söylüyordu ıkırcıkda
Kahvemi alıp oturdum evin önündeki akasyanın kanatları altındaki çardağa
Mahmur gözlerle mehtabı seyrederken
Sütlü çukulata tadında hayallere daldım azıcık
Yakamozun yangını gözlerimi yakarken
uyuya kalmıştım sevda sığınağı omzunda
Nafize