3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1576
Okunma
küçük bir el aynasında rehin
gülümsediğinde,
şakaklarına ittiğin elmacık kemiklerin
en son ne vakit güldün, bilmiyorum
gün ne vakit dokudu güneşin ilmeklerini saçlarına da,
omuzlarından döküldü o yaylım sarılar
hatrımda değil
ürperiyorum sakallarımın ucundan kıvrılan rüzgarla
hayli soğuk bir tınıyı kuşanmış sesi
haliyle tanışıyoruz üşüdüğüm günlerden
üzüldüğünde
dudaklarının kenarına kıvırdığın o sunni tebessümle
üzülüyorum
mukaddes bir korku yürüyor ellerime
kızıl bir sessizliktir bu kesik; tevellüdü züleyha
haris bir gazaptı zaman üzerimizden aktı gitti
ağırlaşan bir sağanak gibi uyandın karabasan gibiydi
ben bir bulutu vurdum ıslaklığı sana düştü
üzgünüm
apansız bir yıldırımı düğümledi gök o hilal kaşlarına
aklına o vakit düştüm
gömülen düşler, sıklaşan saflar gibi sığıştı mimiklerine
acına bal dedim, ölümü güldü gülistan
çok üzgünüm
o kahkaha dondu ağzında aşk bitti
bu düş de öldü gülüm, hüvelbaki
emreyılmaz/2016
5.0
100% (3)