0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
983
Okunma
yorgun argın akşamların
uyur uyanık seherinde
dilimde eskiden kalma bildik bir ezgi
parmaklarımda tütün kiri
bilge bir kemanın kağnılarca inleyen
ağır aksak paslı telinden
iç çizercesine gıcırdayarak
silik bir göğün çivit ve puslu maviliğine
sıcak bir çorbanın ıslak buğusuyla tutunan yalnızlık
soğuk ve ağır gecelerde
ıslanmış taş kaldırımlarda
belli belirsiz yürüyen gölgeler
kirli duvarlı toprak damların
çürük tahtalı pencerelerinin çatlak camlarından
taş kaldırımlara akan sessizlik
aynı nemde çürüyoruz
aynı titrek seste
aynı perdeden eziliyoruz
aynı tanıklıkla
aynı paslı demirde sararıyoruz
gece kendine siner
gece soğuk
gece kör
gece bedenime tüner
gece nankör
asıldığı direkte
yaprak hışırtılarının
deniz çalkantısı gölgeleriyle raks eden
çığ tutmuş iklimlerle
ve umut kokan baharlara
aynı mesafede
ve aynı yorgun alışkanlık
aynı gösterişsiz şefkatle
bir mum iştahı
bir emekçi sabrı ve inadıyla
direnen sokak lambası
ben de üşüyorum
görmüyor musun beni
bak ne kadar benzeşiyoruz
hissediyorum seni
hasan polat
5.0
100% (1)