1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1348
Okunma

Ey beni görmeyen, bilmeyen kişi
Ilık bir yağmura sordun mu beni?
Mayamız topraktır, erkek ve dişi
Renksiz bir çamura sordun mu beni?
Kimsesiz çocuğa, sessiz garibe,
Seherde soğuğa, hasta tabibe,
Sağda-solda amel yazan katibe
Sen, Cebel-i Tur’a sordun mu beni?
Seven gönüllerin rüyasındayım,
Sadık aşıkların hülyasındayım,
Mahzun bir yüreğin duasındayım,
Tam değil küsura sordun mu beni?
Beyaz gonca güle ve papatyaya
Yalnız bir bülbüle, gökteki aya
Çaya; evet, dostum sırdaşım çaya
Yavuz’a, Timur’a sordun mu beni
Gönül kitabına harf lazım değil
Sevda mektubuna zarf lazım değil
Zalime karşı dur, mazluma eğil
File değil mur’a sordun mu beni? (mur:karınca)
Kalp albümündeki resimler bilir
İç dünyanızdaki mevsimler bilir
Parçalı gönlümde, dilimler bilir
Gözlerdeki nura sordun mu beni?
Kalp namlusundaki tek kurşun var ya
Başı dik, korkusuz duruşun var ya
Arkamdan hançerle vuruşun var ya
Tanırlar, onlara sordun mu beni?
Ben, bitmeyen KeDeRin adaşıyım
Ben, hasretin ranza arkadaşıyım
Ölü doğan bebeğin ilk yaşıyım
Söylesene, bana sordun mu beni?
Abdulkadir ÜNAL (Çelebî)
25.01.2017
5.0
100% (3)