14
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
1536
Okunma

İçsel beyitlerimi ötekileştiriyorum:
Dokunamadığım kalplerin hüznü bulaştı sebepsiz,
Dolduruşa gelen isyanlarda kaybolmuşluğun ıstırabı;
Yine yankısız seyri ömrün,
Boyutsuz ruhu bilinmezin gölgesine sığındığım,
Dudak payı yalnızlığımın
En dokunaklı suresi
Yine Hakk nazarında hüzne delalet
Yorgun telaşlarımdan arda kalan o huzme.
Damsız bir hüzün,
Densiz bir kelam,
Demli bir mizaç;
Yine aşkın neferi bir gönülde
Beyit beyit kaçırdığım yad ellerden,
Surelerde en dokunaklı bilinmez yine
Sadece O’nun nezdinde muteber bir gölge,
Evrenin hepten teğet geçtiği
Varlığın nüansı yine kayıp yine mütereddit
Bir sıfatta saklı olsa da
Ben her nasılsa saklı tutamadığım yorgun bir serzeniş,
Atıfta bulunduğum bizzat kayıp nefsim.
Boyutsuzum ezelden,
Sarmalında ömrün doyamadığım hüzün teranesi;
Yine var olmayı dileyip de,
Ölümü payidar kıldığım ansızın
Ve berrak yüreğin tortusu mu çöktü yoksa benliğine?
Demelerle geçti ömür be gönül gözüm,
Üstelik en arsız tayfasıyım sevgi denen tezahürde
Artık hangi zerreye denk düştümse
Hele ki ebedi istirahatıma yorgan döşek yığdığım
Onca kelamı da görünce,
Ölmeyi diliyorum sadece,
Ölüp de kavuşacağımı Yaradan’ın siluetine vakıf olası
Bir rahmanda,
Koşulsuz bir sevda masalında,
Belki de en kayıp ve en yorgun özne.
Dirliğin temennisi saklı bu beyitte, görmez misin
Gönül gözüm?
Sevdikçe evreni,
Ayrı düştükçe benlikten,
Kayıtsız şartsız şerh düştüğüm onca şiirden arda kalan
Üç beş muğlâk imge tedirginliğindeyim belki de:
Maruzat bildiğimden çok öte
Sıtması yüreğin,
Yine ve yine titrek bir izlekte
Sakındığım o kayıp terennüm
İz etmişken yorgun ve kayıp bellekte.
5.0
100% (21)