11
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1670
Okunma

Serkeş tınısından muafım,
Doğurgan iklimlerin satır arası
Ve hücremde ikilem yüklüyüm,
Hükümsüzlüğüm ise kabulüm.
Gün d/evrildi ansızın,
Sükûta sarındığım bukalemun hüzün,
Devre arası telaşlarım:
Ucube bir sanıda çarptırıldığım en melun ceza.
Gönülsüzüm soytarı bir imde
Takılmışlığı plağın:
O boğuk sesi neşe pınarım,
Akabinde rest çektiğim paranoyamda saklı tuttuğum
Adın.
Kanatları kırık müridiyim aşkın ve ölümün,
Bet sesi kayıp coğrafyaların soysuz eşrafı;
Yitiminde bile tahakküm,
Gülün dikeni de değilim
Solduğum o günmüş meğer miladım
Ve tutuşan yürek yangını.
İzafi bir gölgeyim netice itibariyle:
Ha ölmüşüm ha gülmüşüm,
Kırık bir saz belirgin lehçede
Ve duyarsız tüm gamlı notalar:
Büzüştükçe gamı,
Demledikçe efkârı,
Hoyrat gölgeler yine hayatımın tek ilahı.
Gözden düşmüşüm bir kere
Varsın düşsün gözümden doya doya:
Ağlamadığım günlere isyan belki de
Katık yaptığım hüznün feryadı;
Bir bukle de olsa dilediğim nice yalan
Nice ifrat yine saklı haznemde;
Görgüsüz bir aşk mı yoksa yüreğin ikrarı?
Yine de demediklerimden mesulüm her ne
Akla hizmetse,
Karakaşına mı yanayım ölümün
Noksan ritmine mi bağdaş kurayım hüznün:
Demem o ki yaralım demem o ki kınalı yapıncağım,
Derdi babam bir zamanlar:
Kucağında ben
Gözlerinde nem tüm yaşanmamışlığın,
Kırık tekeri iken
Düşmüşüm bir kez aşka
Bir kez de olsa desen keşke:
Mabedimde son kurşun
Ve elimde asılı urgan:
Tetikteyim her nasılsa
Tetiğin de ucunda yine ömrün devrik rotası.
5.0
100% (21)