4
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1285
Okunma
.
içimin acı suyu
derinimde inleyen , daralan kuyu
kimselerde bıraktığım iğne oyalı zaman
geri saydım kendimden beri
yine sana geldim.
boynumun hamallığı gözlerinin ağırlığı
içimi yere koydum , kaçtım
bundandı arkaya bakma telaşı
biliyorum hiçbir yaz koyamaz yerine aynı güneşi
aynı yağmurlar inemez alnıma
unuttuklarım, hatırlatamaz bana kendimi
şimdi nereye yazsam duyulmaz sesim
zamanın kestiği yerler acımaz
ölüm sanki yalnız başkasına
çöl kumundan dağ yapılmaz.
öğrendim; denizin yalnızlığını
mavinin dağılan mürekkebini
uçucu, parlak ve saydam
konan ve havalanan zaman
ve başkasının sırtında özgürlediğim kanatlar
koyu bir yakuttu, içtim suyu
ateşi koydum ellerinin yerine
uzağında ısındım, üşüdüm
paslı bir geceye değdi dilim
kaç zehirli kelime yutkundum.
her şey nasılda düzenli, kesintisiz
yeniden gündüz, yeniden gece
yine kaldırım yolculuları azalan ve çoğalan sessizliği ile şehir
penceremin dibinde
al bu dudağımın mührüdür ,
öpülecek mektuplar kalmadı çünkü
eskimeyen bir şey kalmadı
kımıldamadan duruyor rüzgara
çölümün kızıl kumu
.