Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Yörük-Deveçanı

Yorum

Tırtar / Yörük-Deveçanı

( 10 kişi )

6

Yorum

13

Beğeni

5,0

Puan

2617

Okunma

Tırtar / Yörük-Deveçanı

Tırtar / Yörük-Deveçanı


o akşam konukdu köyodasında yörük beyi
kimlerden bahsedildiğini anlayamadığım,
bilip tanımadığım, adını duymadığım
bir sürü kişiden bahsedildi
çocuklarından,
hikayesinden, macerasından,
yeni karısından
obasından, kervanından
çadırından yaylağından, kışlağından
yaşayıp, yaşamadığından,
hatta ömrünün son anlarından

yörüklerin hikayeleri,
darb-ı meselleri,
menkıbeleri
lakaplarını garip bulduğumuz daha bir sürü kişi
Yörük beyi, hatta köyün dedeleri
hayranlıkla, kıvançla
hasretle, övgüyle, coşkuyla
hüzünle yadettiler eskileri
eski Yörükleri..

örflü,
iri yapılı
gür kaşlı
dik duruşlu,
uzun boylu
iri-yarı,
pala bıyıklı
fesli, sarıklı, yağlıklı
gümüş zincir köstekli saatli
sedef kakmalı uzun ağızlıklı
gümüş tabakalı
davudi sesli
mercan tesbihli
çul pantolonlu,
vakur, yastığa oturan
tepeden bakan
filan beyin oğlu
yörük beyi
sordu,
cevapladı
anlattı





“-yörük beyinin birinin
sürü sürü davarı varımış
kervanını sardımıydı
ucu-buca(ğı) bulunmazımış
arkadan at koştursan
bir ğünde önüne varılmazımış

o(ğ)lannarı, ğelinneri,
ğızları, güyeleri
torunnarı,
obası çobannarı dedikleyin
keyfi beyde yoğumuş,
safasını sürüyomuş

bir ğüz günü
yazlakdan dönüyokan
bi bunardan
söztemsili sizin Çataldepeden geliyokan Söğütlüden,
sürülerini sulamış
çobannarını savışdırmış
develeri de suya ğandırmış
tam da gurnaya uzanmış
avıcıynan
su içecek
ğözü ilerdeki hatılın sonundakı yaşlı köylü çobana dakılmış

adam her deveye dıkgatlı dıkgatlı bakıyo
deve; sağa sola bakıyo
yoluna dövam ediyomuş

adam bu sefte de
döşüne
sonura
hamıdın arga ğaşına
bakıyomuş
“-hımm” deye başını sallayomuş

sonura öteki deve
oda sağa-sola dönüyo-bakıyo
o sağa sola dödükçe de duluğundakı goca çan
löngür, löngür,
ileledikçe de
löngürrr, löngürrr,
löngüürrr, löngüür,
..
sonura döşündeki
lannngırrr, lannngırrr,



sonura da hamıtdakı, hatap çanı
deve yörüdügçe
ileri-ğeri
lıngır, lıngır,
lıngır, lıngır,

adam bu sefte arkadan gelen deveye
daha sonra da onun arkasından gelene
mütemadiyen
dıkgatlı, dıkgatlı bakıyo
başını sallayomuş
adam develere,
taha doğrusu
devenin başına, döşüne ,
hamıdın arka gaşına,
bey çobana,
bakışına,
başını sallayışına

bu vazıyet, epili bi,
baya bi mühlet cereyan etmiş,
tabi ahval.. beyin nazar-ı dıgatını celbetmiş
etmiş edememiş,
durmuş-duramamış
duralamış,
sakalını gaşımış

çoban mencilisden ırak, deveye
bey köylü çobana baka-galmış
su işmeyi unutmuş
Alla(hı)n selamını buyurmuş
sonura da tabi “develerinen ne”
gonuşduğunu
“iki sahetdir neye
başını salladığını” sormuş
köylü çoban “derin emme beyim beğenmez,
almaz
alsa, gabil etse bile
işine ğelmez” demiş

bey de “-hele sen bi de deyceğini de
ete(ği)ndeği daşı bi dök bakalım da
alıp-almaycağmıza
işimize gelip gelme(ye)ceğine
düşünelim, daşınalım
ona biz garar verelim”
…………………
………
……..

köylü çoban epeyli bi sükutdan sonura
derin bi iş geçirmiş,
derin derin solumuş
“-beyim” demiş
“-de! buyur”
“-buyur Allah’ın emri
devenin duluğundahı çan
“lönnngüürrr löngür löngür löngür löngür”
“benim ağam… zengin…
zengin…… zengin…..” dedi
“-eee!”
…………
“-döşündeki oğa cuvabberdi
“lan-gır.. lan-gır.. lan-gır…”
nerden nerden nerden”
“-eee!”
“-hamıdın arka ğaşındağı da
“lıngır, lıngır, lıngır, lıngır”
“ordan burdan” “ordan burdan” deyelek

yörük beyi düşünmüş
sürüyü yayıltdığım dağ,
benim dağım deği
benimise hanı kayıdı-kuyudu
suladığım çeşmenin suyunu
eşeleyip de
ben çıkarmadım
öğüne hatılını ben yapmadım
yerine ğöre çoluk çocuğu,
aptası-namazı ehmal etdim
öyle ya!
bu sürü uçu

demek kiyne demiş yörük beyi
Allah indinde halal deği
devesi,
goyunu geçisi
ne varısa satmış savmış dağıtmış
Serik cıvarında bi köye
ulu bi cami yapdırmış
beş vakıt namazını
va(h)tında cömatınan eda eylemiş
tövbe istiğfar etmiş..
?
emme var ya!
o daşşaklı goyun yoğurduna
hasred ğetmiş
..




yoğurt çaldırmış,
eskinki gibi olmamış
ne yoğurt, ne peynir…. kekik kokmamış
gasapdan alınan ete el sunamamış
bazardan gelennen garın doymamış

yoğurtsuz ömür geçermiymiş
yoğurdsuz edememiş
ğünden-ğüne erimiş gedmiş
gidiş! o gidişşşş….”


artık yüzlerdeki
meraklı bakışların yerinde kasvet vardı,
uzun süre kimse soluk almadı
adam elini dizine vurdu hayıflandı
hayıflanma sıradan uğradı herkese
dedeme de
beni dizlerinden kaldırdı

































ertesi sabah erkenden
Akgedik’de soluğu alanlardan öğrendim
“-yokmuş
yokmuş Koca Çayırda hiç kimse”
ne Yörük obası, ne Allahın bir kulu
ne bir Yörük kervanı,
ne bir Yörük,
ne bir toz bulutu
ne yayılan bir sürü
ne de bir deve”

sanki ne gelmişler,
ne konmuşlar
ne gitmişler

ne zaman kalkmışlar
ne zaman
denklerini sarmışlar
yola düzülmüşler de
göz ala bildiğine
Kaşıkara Ovasını
Gencelli Ovasını
Senget Ovasını
ne zaman aşmışlar
ne toz
ne iz

topu topu
anılarımıza kazınan
deve,
önde giden eşek
eşekteki Yörük Kızı
iri-yarı,
hıltarlı
birkaç köpek
……..
birkaçta deve boku
biraz kırıntı anı
yörüklük coşkusu
o kadar işte

ha!,,, bir de o örflü beyin fesi
yağlığı, köstekli saati
deve çanlı,çakıldaklı yoğurt hikayesi
ve deve çanının sesi,

taa!
Orta Asya’dan bu yana
konar-göçeriz
yaylağımız Torosları
yurt tutmuşuz
toprak, hava, su peşinde
olmuşuz
deve kervanımız,
sürülerimiz

yaz demeden,
kış demeden
savrulmuşuz
o dağ senin,
bu dağ benim
pınardan, pınara
sürülerimize
su vermişiz

aynı ev,
aynı komşu ömrünce
aynı toprağı sür, ek
her sene
ya arpa,
ya da buğday,
onunda
pahasını bilememişiz
ne verdilerse vermiş,
ne dedilerse;
alıp geçmişiz
muhtara,
kadı-kaymakama
beylere-paşalara hay hay
yerleşik hayatı
becerememişiz

hâlâ….bir konar göçerlik var
ruhumuzda;
bir yaylağa çıkma
coşkusu,
bir kıl çadırlarda
uyumaya hasretiz
peynirimizde
kekik kokusu
gönlümüzce içememişiz
her pınardan
avuçlar dolusu su
devesi
elinden
alınmış
fukara Yörükleriz
….
















son göç’ün sonu






DİPNOTLAR
ağızlık: takım, sigara yerleştirilerek ağıza götürülen alet
tütün tabakası
güye: güvey, damat, gelin kızın kocası
duluk: şakak, yanağın gözler ile kulaklar arasındaki bölümü
döş: bağır, gerdan, göğüs
 derin (/derim): söylerim
Kumdanlı(Hoyran) Ovası(Karamıkbeli), Kaşıkara Ovaları(Aşağı Kaşıkara Beli) 17 Eylül 1176 tarihinde Anadolu’nun Türk Yurdu olmasında önemli yeri olan Miriyokefalon/Denizli Savaşı’nın ve Haçlı Seferlerinin geçtiği yer (M.Kemal Turfan)
Alacainler : Kocadağın eteğinde, göl kenarında, Aşağı Tırtar’a yakın, Roma



Çalı / 1991













yandex.com.tr/video/search?text=%C3%A7ubu%C4%9Funa%20l%C3%BCleyim&path=wizard&parent-reqid=1479903678244326-1529100474442222412824417-myt1-0754&noreask=1&filmId=6069249897464854929

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

Tırtar / yörük-deveçanı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / yörük-deveçanı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Yörük-Deveçanı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
-Yavaşım Birle
-Yavaşım Birle, @yavasim-birle
23.11.2016 23:31:28
Toros dağlarından Yörük kızıyım hikaye güzeldi
Fatma Oral
Fatma Oral, @fatmaoral
23.11.2016 03:16:53
5 puan verdi
Güzel di.siz yazmaya biz okumaya devam
Etkili Yorum
Mr.Baykal
Mr.Baykal, @mr-baykal
22.11.2016 22:03:13
5 puan verdi
Üstadım takipteyim senin yaşadıgın cocuklugu bende yazılarını okuyarak bir nebze hayal ediyorum saygılar hayırlı geceler
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
22.11.2016 21:02:00
5 puan verdi
Harikaydı anlatım beğeniyle okudum eyvallah
Kalemin susmasın
______________________________Selamlar
Etkili Yorum
halilşakir
halilşakir, @halilsakir
22.11.2016 16:59:05
5 puan verdi
örflü,
iri yapılı
gür kaşlı
dik duruşlu,
uzun boylu
iri-yarı,
pala bıyıklı
fesli, sarıklı, yağlıklı
gümüş zincir köstekli saatli
sedef kakmalı uzun ağızlıklı
gümüş tabakalı
davudi sesli
mercan tesbihli
çul pantolonlu,
vakur, yastığa oturan
tepeden bakan
filan beyin oğlu
yörük beyi
sordu,
cevapladı
anlattı

bu tasvire şapka çıkarılır...tebrikler ve saygılar sunuyorum.
Etkili Yorum
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
22.11.2016 16:56:01
5 puan verdi
şimdilerde var mı bilmem deve göçleri...
önceleri Samsun Bafra'dan kalkıp Niksar yaylalarına giden sürüler olurdu ben bir çok kez gözledim sürüleri ama onların diğer eşyaları sanırım araçlarla gelirdi.
hem okudum hem anlatılanları hayal ettim sizin memleketleri dolaştım
Allah razı olsun kaleminiz daim olsun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL