5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1592
Okunma

kuzular; toklu oldu,
şişek oldu kuzuladı
koçlar içinde “altınbaş”, koyunlar içinde “yanal şişek” benimdi,
oğlaklardan gök gözlüler ziyankârdı
çebiçler büyüdü, çekilip-burkulup ; öğeç edildi
“şelek kara yazmış ” üç “emlik” oğlağa değişildi
“çapar” mıngılli geçi agamındı,
ama onu herkes severdi
elegelirdi.. beslenirdi, çok semirdi
ötekiler arasında hemen farkedilirdi
“alayabır” “çomak” keçi satılmış
kırık bonuzlu oğursak karado(ğu) keçi
erkenden, “şabık” soğulmuş , süt vermemiş
üsdelik de yüğrülmemiş,
“gısır”ımış,
“satılaca(ğ)mış”
esasında “gurbannık” ayrılaca(ğ)mış
“buynuzu gırık olmayaymış”
"-senin" derlerdi en güzeline, benim olurdu
“benim” diye sürü içinde
en semiz oğlağı seçerdik
ya da kurbanlıklar içinde
bir kınalı kuzuyu
benim olduğundan “gözde”m oydu
ona toz kondurtmaz, her zaman ona torpil ederim..
tek onu elimde beslerdim
nere gitsem peşimde;
tuz yalatır ve önce ona verirdim suyu
anasına hepsinden önce o kavuşurdu
kurban ayrıldığında
fikrimiz bile sorulmazdı
benim olup-olmadığına kimse aldırmazdı
bazen de satılıp evden gittiğinden
haberimiz bile olmazdı..
agam; doru tayı,
ala öküzü, mıngılli keçiyi
kimselere vermezdi..
Çomakefeyi ben büyüttüm
o kasaba ortaokulundayken
ben nereye gidersem, yedimde
peşimden eksilmezdi
oynaşır, kaçar, peşinden koşturur diğerlerini,
aklınca beni korurdu başka köpeklerden
hatta abimin şerrinden
bir gün bizim "Çamırlı Efe";
Pandalın Naciye’yi kovalamış dalamış,
ben samanlıkta saman eşiyordum,
herkes inkar etmiş,
suç yine bana kalmış
“-kim kıskırdı ”
“-İbirem”
o günlerde köydeydi
köyün ilk kız öğretmeni
halamın kızı Emine,
gazlı bez, tentürdiyot, merhem,
meğer köpeği taşlamışmış Naciye
Cennet Halamlardan öğrendik, deterjanı,
Gislaved köylü ayakkabısı ve
Konyalı Dora pabuçdan başka da
ayakkabı olduğunu
dudak boyasını,
tiril tiril elbiseleri
anlayamazdım zarf üzerindeki pulu
bir tek onlardan gelirdi bize mektup,
ve bayramlarda ‘bayram tebriği’
ya gitar çalan bir popçu,
ya “pelonço” gibi giydirilmiş kedi
ve ilk lengerli şapka onlarda,
işten-güçten
onlarla oynayamazdım
“-tekavüt’e ne kaldığını sorarlardı amcama
mütea(hhi)t olacak derdi halam oğluna
müteahhitle mütekaiti ayıramazdım...
bir de anlayamazdım
gofretin neden yapıldığını,
gazozun kapağını,
radyonun içindeki adamı,
dünyanın yuvarlaklığını
güneşe yaklaştıkça yakması gerektiği
dolayısıyla yüksek dağlardaki karı,
akarsu hep aşağılara aktığı halde yukarılardan başladığını
haritanın nasıl yapıldığını,
bisikletin neden yan yatmadığını
dindar insanların fakirliğini
dua etmenin gereğini,
bir de ölümü
anlayamazdım bir türlü..
DİPNOTLAR
toklu: yaşında kuzu
şişek: iki yaşında, doğurabilir (henüz kuzulmamış) kuzu,
çebiç: yaşında, büyük oğlak
çekmek/burkma: erkek yetişkinlerin testislerinin alınması, iğdiş eilmesi, hadımlaştırılması, dölleme yeteğinin yok edilmesi
öğeç: hadım edilmiş çebiç(yaşında), erkeç( 2 ve daha fazlayaşlı)
şelek: yuvarlak, çengel biçimli biri kırık boynuz
yazmış: iki yaşında dişi çebiç
çomak: kulaksız ya da olağandan küçük kulaklı
oğursak: yavrusu ölmüş ancak sağılan keçi-koyun
soğulmak: sütten kesilmek
boynuzu kırık : (kadınlar için)ahlaken düşük, yoldan çıkmış, hain, ihanetkar
kıskırmak/kıskılamak: kışkırtmak, saldırması için hedef göstermek, tahrik etmek
Resim: yaz tatiline gelen şehirdeki halamlar.
bir kaç kişiye düvende dönüvermiş olurlar
Çalı: 1845
5.0
100% (8)