1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
820
Okunma
Tanrının yapımcı olduğu bir filmde oynuyorduk
sen güldün
ben sonbahar
ve
düşlerimizde özgür fotosentezle
döndük güneşin ekseninde,
yarım yamalak nefese razı.
zemheri bir mevsimdi kalan bize.
sonra "sengittin"
seni gitmekle bitişik yazdım bütün şiirlerde.
şapka kanundan bu yana sevmedim şapkalı harfleri..
şayet omuzlarıma melek olarak atansaydın bir din bile seçerdim.
gunahları yazmayı bırakıp
metris türküsünü okurdun bana çankaya yokuşu çıkarken.
nefes nefese kalırdı aşķ
şimdi;
yüzünün göğü ile Allahın göğü arasında gidip geliyorum.
dilimde yolunu kaybetmiş zührevi bir nakarat
taş işçileri çalışıyor beynimde sanki
yine bildiğin sebepten ölüyorum.
dağlara çekiliyor yüzüm
eksik şiirler gibi duruyorum yırtık bir sayfanın coğrafyasında.
sınırlarımı çoktan yırttım.
kolunu kapital çarka kaptırmış bir işçi,
nieczhenin hiçliğinden daha hiç,
olması gereken kadar piç
başı kırılmak pahasına matematikte çarpılan rakam,
wey lo’yla başlayan bütün tükenmişliklerin inancı,
Şeytanın sözlüğünde ölüm mizacı
Batman’da kadın cinayeti,
Silvan’da kuş ölümü,
yetiştirme yurdunda ranzaya kazılan anne gibiyim
nasıl okursun beni bilmem.
bayrak olsaydın
ağzımda küfürlü sloganlarla
sallardım seni bir mitingte en ön safta
sınırım olsaydın
ayaklarımı mayında kaybetmek pahasına geçerdim toprağında.
hangi boynu devrilesi devrik cümleyle anlatayım ki seni
hangi rengi çalayım gökkuşağından söyle.
söyle ki
senden sonra ayırdığım zamanın yakasını dikeyim.
söyle ki sana çıkmayan sokağın çıkmazını sikeyim.
//
beni vursunlar,
senin gittiğin yerden vursunlar.
beni assınlar;
ayaklarım celladımın başını geçsin.
pynst.
5.0
100% (5)