3
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
913
Okunma

Alaca karanlık bir noktaya bakıyorum saatlerdir
sesimde bana ait olmayan şeyler var
Biliyorum yorgunum
ki artık
Susam da razı gönül
Kussam da...
Dün
Kaburgalarımın sayısını unuttum
ve
saymaya üşendiğime
tekrar ve tekrar unuttum
Benden bir Havva yaratamadı kimse
buna içerlemedim
kırılmış da değilim
Gücüme giden
herhangi bir şey yok
Tanrı
Kuşları
Ve
Kulları arasında kaldı her şey...
Üç yüz otuz üç
Otuz üç
Yada üç gün emeklemişim
Bunlar hep rivayet
ölmeden önce kulağıma fısıldadı
tanıdığım en güzel kadın...
Ne çok kuş
Ölü kuş
zaten yer ceset gök ceset
Sırası mıydı şimdi kanaviçe işlemenin...
Biliyorum sana giden yollar kuş mezarı
evet bunu Cemal Süreya dan çaldım
yüzümün
yavaş yavaş kırışan
enkazında
bulundu tüm deliller...
Göğsüm eziliyordu bir yerlerde
işime gelmedi bulutlanmak
Umutlanmak
ve unutmaktan ibaret olan hikayeyi
okuyup okuyup durmak...
Yüzüne tükürdükçe yarabbi şükür ekliyordu
birileri duaya
İnceldiği yerde falakaya yatırdılar alfabemde ki elifi...
Durdum öylece orada
Tanrı
Kuşları
Ve kulları arasında kalan her şey gibi
Bileklerini kesen kadınlar
için
faydalı olabilirdim belki bir zamanlar
lakin
Sev(e)miyorum artık kuşları
ve bilekleri intihara meylettirecek kadar güzel kadınları...
Tanrım
Ne çok kuş
Ölü kuş
zaten yer ceset gök ceset
sırası mıydı şimdi
kavuniçi yalnızlığın...
5.0
100% (12)