0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1040
Okunma
Kulakları duymayan sevgililere sesleniyor rüzgar
Do,Re yi kıskanıyor Mi, Fa yı boğuyor
Soğuyor hava gitgide,Ölen güneşin oğlu olsa gerek!
Peşpeşe doğuran bulutlara, lanet okumada gök
Serseri bir şimşek, aydınlatıyor alnımın ortasını
Kafatası hamalı, boyunların ödülü, altın gerdan
Mestan gibi uyuyor sevgilim, falancı dağın eteğinde
Gün az sonra; hiç sıkılmadan, yeniden doğma cömerliğinde
Köşeye sıkışmış kubur faresi düşlerinide al gel !
Pergelle ölçülmeyecek kadar şekilsiz, gel gitlerini
Heybetli bir aşka, kaç kurşun sıksan? biter aritmetiği
Felsefesini yitirmiş kırmızı gül çaresizliği
Şehrin bütün çiçekçileri eşkıya olmadan gel !
Sövdüğün tüm şiirlerden özür dile! aç ellerini
Kapan kurulmuş avını beklemede toprak
Islak kirpiklerini kurutacak, ütülü gözlerim
Korkmanın anlamını yitirdiği, izdüşümlerine tutun
Ketum ol gece gibi ,sessizce gir bedenime
Sebebi ne diye sorulan tüm soruların, yanıtsızlığında saklan
Bulamasın seni, rüyalarıma giren çingene
Kendini önemsiz hisseden çakıltaşı,kaya olup düşmeden gel !
İki dağ el sıkışmadan,ortalık yatışmadan
Ay’a kelepçe vurulmadan,Yıldızlar teker,teker içeri atılmadan
Dudakları çatlamadan aşkın,susuzluktan ölmeden güneş
Leş’ini yemeden karga,peşini bırakmadan gökkuşağının
Asılı kalsanda göğe,bulutlara tutunarak gel !
5.0
100% (1)