3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
972
Okunma

biraz cüretkar olan oğlanlar
yoldaşlarıyla
olanı-biteni
konuşa-konuşa
ıslık çala çala da olsa
karanlığa aldırmaz
köy girişinde beklerlerdi
eşek sırtında gelen
ana-babalarını
babası karanlıkta seçer-seçmez
beygirin terkisine alırdı onu
ya da eşeğinden iner
kucaklardı yolunu bekleyeni
ya omzuna alır oğlunu-kızını
ya da indiği binitine bindirirdi
anaları
bize yasaktı..
nedense köye girmeden analar
eşeklerinden inerler
bir elden bir ele
hal mi kalırdı insanda
ya da bir eşek varsa
eşeğe illa babalar biner..
ev daha uzaksa
boş kaplarla
Yukarı Çeşmeye uğrarlar
“iki insan görür”
olandan bitenden haberdar olurlar
cümle alem çeşme başında
herkes bilirdi sırasını
çocuklar genelde
yolma tarlasına götürülmezler
gitmişlerse terkiye binerler
heybeye sokulmayacak kadar küçükse
çocuklar analarının sırtında
tek eşekli evin anası
yayan-yapıldak köy yollarında
kafilenin hemen arkasında
üçü-beşi bir araya gelir
dedi-kodu yaparlardı
analar,
sabah erken
yolma tarlasının
nevalesini hazırlayan,
yolma tarlasına yayan
akşama dek
dur-durak bilmeden
yaz sıcağının gözünde
ekin yolan
bebeğini emdiremeyen
akşam köy yolunda yayan
yine de çocuğunu
sırtından indirmeyen
“kuş uykusu” kadar derin
uyuyamayan
uyusa da canı geçmez
analar
hakkınız ödenmez
gönüllerimizin sultanı!
“-ağsam garannığı dedin de
öğserdik bobamızı, anamızı
güçcüg gardaşımızı
en ileri ğedip, garşılayınca bobamızı
terli yüzlerimizi öpdürünce
anamız gösderemese de öğsedğini
el içinde
sıra he(y)bedeği gardaşımıza ğeli(r)di
işaret barnağımızı hapsederdi
ufacık barnaklarının içinde
barnağımız salya içinde
hemen a(ğ)zına ğötürüdü,
kemirmeye başlardı”
“-evde aşı yedikmiydi
dama serili(r)di
bobamın yatağı
gucağı)na atardık kendimizi
ısıcakta uğuldayan
çekirge gürültüsünü duymaz olu(r)duk
bobamın asger yarenniğinde
kaş tefa dinnesek..
herkeş bayılı(r)dı..”
“-falan yerli bi filan varıdıynan başlardı
hayatının başga bi rengini aralardı
hemen her konuda, bi(r)
bi(r) esgerlik hatırası vardı
gövyüzüne dalardı
..
“de bakalım Sülemen
bi(r) dağda gayboldun
yönünü nasıl bulacan”
agam hık mık bişiyler sıralardı
“gutup-mutup” der annamadığım
ben “ezen sesinden” dedim
gülüşdüler
her köyün ezen sesi varımış
eyi de “her köyün hocası Yakıp Hoca mı”
geceyse n’olcağımış
“sabahı beklerin”
geceyse göv yüzünde cezveyi bulcağımışıyız
gutup yıldızı guzeyi gösderi(r)imiş
“zemheriyse, yıldız mıldız yoğusa”
…
“dünyanın öte yüzündeysek”
gene gösderimiş
“alt yandaysak”
mesela
“güney gutbundaysak”
gene
“olmaz valla billa
dünya hemi yuvarlak hemi de dönüyomuş”
basdım faveranı
“bize esgerligde öyle bellettiler”
garınca küreninin ağzı
ağaşların yosunnu yannı
daa ne bileyin ne”
guzeyi buldun sonura ne olacak
hık mık
ee ııı
o yok
vırt vızırıg senin anaca(ğı)n
DİPNOT
küren / karınca küreni : karınca yuvası
Resim Zeki AKAKÇA "Senek"
Çalı/ 1625
5.0
100% (7)