3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1086
Okunma

kuşluk ekmeğinde,
bulgur aşı,
kese yoğurdundan ayran
içine çintmeye bosdan
ve varısa illem domatiz doğrardı anam
..
ve harımları olanlardan
birkaç pıransa yapra(ğı), temizlik
bi-kaş firenk,
iki baş teze sovan
komşu tarlalardan çocuklarla
bostan, erik gelir,
yerine başka bişiyler gönderilir
sineklenen, küllenen çakılı eşek; ayrıklı, acımıklı
yerlere değiştirilir...
ve
sıra somruklu çocuğa gelir
ezilmiş haşgaşa toz şeker
“püm” içirilir
altı değiştirlir
emzirilir
yazmayla gölgelendirilir
ağlamasına bosverilir
testinin ağzında bez tıkaç halı ipli
ters kapatılmış tasla
serin tutması için üstüne ıslak eski bez
kururdu azık, kap-kacak, testi
fırsat buldukça
heybe gölgeye getirilir bir-kaç kez...
öğle ekmeğinde biraz kestirmek
yorgunluk, rehavet verirdi
kalkmaya yeltenilir gerinerek
üstelik de hayvanları sulamak gerek
mükellef delikanlılar boşverirler
gölgedeki bebeğe güneş gelirdi
yeni gelinler
etişgin gızlar üşenemezdi..
ne yapılır ne edilirdi
eynelin götüne geçilirdi
ısrarla “türkü” istesek “ırıl” denirdi
“ırıl şurdan” diyerek
elbirlik dalga geçilirdi
gülünürdü gevrek gevrek..
öğle sıcağında, güneşin gözünde
bekleyip, gevrer, kor olur kosa böylece,
önce, örs demiri, bir sabitlenir yere,
sonra; kosa dişenir, küçük bir çekiçle
kosa dişerdi babam,
güneşin gözünde...
tık tık da tık tık yüzlerce, binlerce
çekmeli kosayla,
ekinler deste deste,
tırpanla, geniş bir yay çizerek
yıkardı yere
“cevizin yaprağı dal arasında
güzeli severler bağ arasında
bağ arasında
üç-beş güzel bir araya gelmişler
benim sevdiceğim yoğ arasında
yoğ arasında”
bir karınca gibi
rençberin kucakladığı deste
kendi cüssesinden daha büyük
tohumlar ekine,
ekinler başağa,
başaklar taneye,
taneler dönüşecek ekmeğe
ve
karnı tok bakacak geleceğe
ne endişe kalmış, ne umutlar sönük
“evlerinin önü zerdali dalı
pencereden gördüm kınalı eli
kınalı eli
benim sevdiceğim tomurcuk gülü
sensiz lokmaları yiyemez oldum,
yiyemez oldum”
sıkıca kucaklayıp, omuzlayarak
yığında başaklar içeride kalacak
kuşlar deneleri yemesin diye
işimiz biterdi akşam üzeri sözde
“derdim çoktur hangisine yanayım•
yine parelendi yürek yaresi
ben bu derde nerden derman bulayım
meğer dost elinden ola çaresi
efendim efendim benim efendim”
-yığın yüzü-nde başak ayıklayarak
eve gitmeyecek eşyayı,
aletleri saklayarak,
su tarlada kalacak testiye boşaltılır
çocuklar heybeye,
bebekler analarına sarılır
“akşam oldu yine, sardı karanlık
bak yine yollara ağla sevdiğim,
yetti canımıza zalım ayrılık
bak yine yollara ağla sevdiğim”
DİPNOT
somruk: bebelerin oyalanması (hatta uyuması)için içine şeker ve ezilmiş haşhaş konulan bez. emzik, yalancı meme
yazma: tülbent, seyrek dokunmuş pamuklu bez
dişemek: bilemek keskinleştirmek için keskin tarafın ezilerek inceltilmesi
çekme: karavık, güneyik türü otlar, sütlenip büyüdükten sonra çekilerek yerden çıkarıldığında sütü çekme sakızı olur, bu otlar eğildikleri, kırılmadıkları için kosa ile biçilen ekinleri ayak ile toplamaya yarar
• Pir Sultan Abdal
Çalı/ 1619
5.0
100% (7)