8
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1450
Okunma

Reçinesine bandığım
Kızıl düşlerin müsebbibi.
Nasıl bir hikmetse
Bağnaz rotamdan sapıp
Sizin oralara yolum düştü düşeli…
Düşkündüm önceleri
Sıcak, urgan kucağına
Anne bildiğim ninnilerin.
Yüzünü asla hatırlamadığım kadınlar,
Nazarımda düşsel bir
Hegemonya ahdetmişken sevmeye.
Dinginliğin uzamı belki de
Belirsizliğin miadı dolduğu günden beri,
Her yeni günü ıskaladığım,
Dünleri bellemişken en yakın sırdaşım.
Ne göreceli ne de hırçın,
Ne pişman ne neşeyi payidar kılan,
Kim bilir hangi aklı evvel devran,
Aidiyetimi sorgulayan.
Mertebesi yeknesak bir kelamdan uzak
O ırgat düş’te kaybolmuşluğun ki
İndinde tek bir rahmet kadar kıymete binen
Sefil benlikten uzak bir diyarda,
Kıyamet alameti hikmetin indinde
Yeknesak bir tümce iken hükümlülüğü beşerin
Efkârı ne kadar derin olsa da,
Şükre delalet bir rabıta değil mi
Kaybolmuşluğun ekseni?
Mabedi imgelerin gönülsüz bir telaffuzdan ibaret
Hele ki tekil bir zuhur iken
Zafiyetin rotasında
Vazgeçmişliğin en derin tesellisi,
Umudu kırsal bir mertebe,
Olmazın oluru o seğirtken tümcede
Yaftalandığım bir hezimet kadar
Akla zarar onca nüfuslu ve muktedir asalet
Ki görseli bir kaçamak,
Sözlere sığmak bilmez o kadar teferruat.
Canhıraş telaşın rahmeti yine de
En doğurgan suret.
Tökezlemek olmasa da maharet,
Engin bir ritüelden arda kalan
Hezeyanda saklı tek ibare.
Gönülsüz coğrafyalardan taşan ahali,
Gönle hidayet yüklerken asaleti
Sevginin:
Tek ibre, tek teamül
Ve tek yönerge:
Yine beşerin saf kan devinimi,
Medet umarken kırık bir gönülde yüklü
Tek cümle:
Sevmelerden ibaret,
Eşkâli ve şeması nazenin eksenin,
Devr-i âlem yapan bir surede
En derinden teneffüs ettiğim.
Sureti bir imtiyaz,
Aşkı her daim bir niyaz
Hele ki savurduğum o nidada
Tökezlendiğim her darbede,
Soluksuz bir badire,
Günden gönle yüklediğim bir hakkaniyet,
Aldığım yaş’a yüklediğim tek bir haz:
Yaşamak biteviye,
Sorgu sual hak getirse de,
Demedim farz et,
Adsız bir kelamdan çıkıp da yola,
Mahrem bir hüviyette saklı tuttuğum
Ne çok kinaye.
Soluduğum düşkünlüğün
Kıyasıya büründüğü rehavet:
Hangi aklı evvel düş pazarına düştü de yolum,
Tükenen mecalimle dem alacağım o mertebe,
Gönülsüz yoldaş bildiklerim,
Hele ki bindikleri devranın kırık tekeri,
Altına serili olduğum kırık lehçe.
Kul köle olmaksa razıyım,
Sükûta eren bir arbededen sızan o hezeyan:
Hanidir aklın kıvrımlarında tozutup da
Denk düşmüşken imkânsızın seyrinde,
En nahoş güfte.
Seziler kadar kıvrak,
Gök kubbede süzülen bir öfkeden dergâhına
Uzanan yol ki bilsen de,
Nasıl beyhude bir inkârdır,
Soyutladığın benliğimin kımıltısında
Nankör bir hicap.
Densiz ve katıksız;
Mağlup bir simgede takılı aklın
Nifak sokan terennümüne
Hayat ile imzaladığım sözleşme.
Yâd et istediğin kadar,
Tevekkülü bilmezsen neye yarar,
Bil ki ne bir iddia ne de safsata;
Bilfiil bağdaş kurduğun dengin,
Yüzünde iştigal eden o maskeyi at hele,
At ki atamadığın nefretten arın,
Ne durağan ne sıradan,
Simyası gönlün hem de en ruhban feryattan sızan.
5.0
100% (18)