16
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1267
Okunma

Martı kuşu
Boğazı’n imgesi olsun
Vapur sesi karışsın
Dalgalara
Doldursun ciğerlerine
İyot kokusunu
Efkârlı efkârlı savursun
Cigarası’nın dumanını
Bir garip Leyla
İmbat
Öğlene doğru çıkardı ya
Ağlatırdı adamı vesselam
Simirnalı hayaller
Kursağında düğüm olur
Haykırırdı sessizlik
Çığlık çığlığa
Bornovada
Boyoz bir de
Çiğdem çitlemek
Kalmıştı çok eski zamanda
Unutmalı derdi
Eski gönül yarasını
Bir garip Leyla
Kanlıcada
Yalpalardı kayıklar
Toplanırdı oltalar
Çay bahçesinde beklerdi
Eski sevdalılar
Sığınırdı boş bulduğu limana
Koynunda kocaman boşluk
Hisar göz kırpar gibi karşıda
Bir Mecnun
Bir garip Leyla
Kanlıca’nın yoğurduna
Çalakaşık girişsin
Çocuk
Pembe kaymak bulaşmış
Ağzının kenarına
Ana eli
Mekik oyalı mendiliyle silsin
Kadersiz İstanbul mu
Ben miyim diye
Düşünerek
Bir garip Leyla
Döksün inci tanelerini
Bir küçük el dokunsun yanaklarına
Yakarsın kısık sesiyle
Ağlama
Boğazında kalsın düğüm
Yutkunsun kadın
Esmer yüzünü çevirip
Dalsın uzaklara
Uçuşsun ipek eşarbı
Kara perçemi düşsün kaşına
Yalandan gülümsesin
Bir garip Leyla
Kırk yama
Hayatına
Dönsün
Tutup elinden
Yalnızlığı’nın
Baba yadigârı evine sığınsın
Bacası tütüyor sansın
Orhan Veli dinliyorum derdi
Gözlerim kapalı İstanbul’u
Duymuş muydu
Bu zavallı çaresiz kadını
Bir garip Leylaydı onun adı
H. Çiğdem Deniz.
5.0
100% (21)