2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
656
Okunma
Şehrime siyah peçe seren efsunlu ay’ı
Uyurken bıraktım,
Çocukluğumun oyun bahçelerinde,
Benim de yüreğim yanar şimdi ateşi aşkta,
Geride bıraktığım hüzzam şarkılarında,
Şimdi yüzümün sarısını kaplayacak,
Turuncu yaprakları beklerim.
Suretimde izi kalan hicranlarımı örtecek…
Hiçbir kelama saplanmamış hançerlerin
Akıttığı kanın sıcaklığını hissederim.
Sevme hevesim kırılır, eğreti yaralarımın
cerahatlı suyu dökülür ayaklarımın önüne…
Uyandır beni artık hicranın rucüsun’dan…
Uyandır ki;
Düşümün eşğali düşmesin göz uçlarıma
Sen düşür beni Nar-ı aşkına,
Uyandır Allah aşkına…!
Yoksa… Şems’in sebeb-i
bir yangın közü gibi devrilecek üstüme,
Alev alacak bu âşkın kanatları
Cehennemin ateşbâz dehlizlerinde
Uyandır beni…ne istersen iste benden;
Satır satır değil, harf harf susayım yeterki.
Bütün senli cümlelerim sessiz kalsın
Hûn renginde damlarken mürekkep,
Kalemin ah ettiği imgeli şiirlerime
Selamlarımı bile keseyim sen iste.
Gerekirse sol yanıma yazarım cümlelerimi
Zekatını öderim ne kadar gülüşün varsa bende,
Saklarım tüm mahrem duygularımı,
Umudum bu seferde teğet geçmesin
özlem yanığı düşlerime…
Vuslata gebe ebruli gecelerin harında yanarken,
Sen benim bu çılgın halimle halen zikrimdesin
Beyaz duvaklı bulutladan,yağdır yağmurlarını
öpsün gözlerimden kuraklığım işkillensin dilimde,
Yüreğimi değdir yüreğine, bir sessiz harf damlat maviliğinle
çorak tarlamdaki filizlerim yeşersin, süsle beni kendinle
Anla beni uyanıkken de ben sana doyamıyorum,
sen kıy yarınlarıma nikahını! ben sana kıyamıyorum !!
Müşteba Güneş
5.0
100% (3)