Hayat LafzıSayısı yok mezarların, Kaybolup gidenler bir yana dursun. Ölüm ansızın, ölüm ölümsüz. Yaşıyoruz derdimiz imtihan, sevincimiz, Derdi de nimet bilmek lazım sevinç gibi. Gözyaşlarım görünmez bir bulut, Gözlerimden geliyor gök gürültüleri. Akan yaşlar ahmak ıslatan yağmur gibi. Ağlayamam diyemem, hissediyorum, Lakin gözyaşlarım nerede bilmiyorum. İnsan bu ya nefsini önde tutuyor, İlla bir dost, derddaş ararsan O’dur. Derdi verendedir dermanımız. İnsan bu ya insanda arıyor. Kendime faydasız ruhum sana ne merhem dokunur? Yanılgılar zeminidir kim bilir dertlerin, Kim bilir hayallerin ne kadar derin. Hayat ne kadar sahip çıkar ki süt beyazı hayallerine? Hayallerini daim tut, yanlışa sapma, Süt beyazı ömrünü karaya çalma. Sahi kitaplar olmasa ne yapacaktık biz? Şu kağıt olmasa ne yapacaktım ben? Antik çağda çivi yazısı, Herodot’un historiyası. Ömrümü, her yazdığımda kağıt kalemi nimet bilmekle geçirebilirim, Dertten, kederden her şeyden binlerce kez Rabb’ime şükür edebilirim, etmeliyim. Dalını kırdığı ağaçtan nasıl özür diler insan? Yürümez, konuşmaz, duyamaz. Sen sandın ki canı da yanmaz. Çık işin içinden bakma öyle bana, Affettir kendini canı perişan ağaca. Sık eleyip ince dokumak gerek yaşamı, Hayatta insanın bir adı olmalı, Amacı, davası, inancı olmalı. Riyasız doğruya yönelmeli insan, Hamasete kapılanın sonu perişan. Pek şikayetçidir bazıları, Dünü anımsatmaz, bugünkü çıkarları. İnsan hayatı da anlamazmış. Çocukluk, gençlik ve daha sonrası, İskelede ihtiyar bir amca anlattı. |