Tırtar / İlkaşk - Leylek HavadaEmmimin Abdıraman agam şahit oldu bu duruma “-ülen it! len o(ğ)lum ne şanslısın len sen bunnarın hepisini götürüsündür ooouuf ooouuff” ben “-yok yau” dedim “hiş olurmu öyle şey” üsderledi “-benden laf çıkmaz o(ğ)lum, aşgolsun valla” “-hepisi de benim dünya ahiret bacım ossun şartlar şart olsun hiş birine elimi bile sürmedim” deyinçe barabar ? “-hey dinini yandımın gaderi senin elindeki fırsantın yüz de biri benim elime geşceğdi de gösderceğdim sana dünna kaş böcek..” diye ne hayıflandı “-len olum bu ğızların hepiciği sana havas len” “-biliyon” dedim “-ee” böyük adam edalarında bilgiş bilgiş “-boş ver” dedim, “?” “-iki ğün sonura unudurlar” “-anam avradım osun o(ğ)lum sen çok pişman olusun “toh! dersin emme, iş işden geçer” eğerinem “heyvah ben ne bok yedim” deyelek dizlerini döğmezsen ben de hiş bişiy bilmeyon aha da sana cızık ” …… “-emme faydası yok sen böyle gedersin.. ! sen adam olmazsın… gapba felek bize asıymış okarı üsdelik elimiz de arkadan bağlı “etişecez de yeycez” deye galgıyıp, debeleyip duruyoz, hunun da gelip ağzına sürtüyollar bu da “-ı-ıh ben yemecen” deyoru da başga bişi demeyo gel de gahrolma dinine yandımın gaderi!.. ooof offf” işin aslı kimsenin de ahını almadım emme! nedir bu benim başıma ğelenner “olmayan işin bi hayrı vardır” ……….. züğürt tesellisi mi acaba emme yalan yoook! içimden gelmeyo vallahi .. Şeytana uymaya ga(l)ksam garşıma dikiliyo Özlemin hayali, utanıyon kendimden dilim ıkrar etmeyo elim dutmayo aya(ğı)m getmeyo gatliken şeytan bana galebe çalamayo ahh ah Özlem.. !! benim işim ders çalışmak başarılı olmak emek verip karşılığını almak emelim kendi ayaklarımın üzerinde dimdik durmak anama, gız gardaşlarıma ğol-ganat germek yalınız hemen her aşamada ev sahibim bizim köyün esgi Gundallı Öretmeni Bayram Hoca beni evine yemeğe götürür Allah ne verdiyse sofrada “-senin yemen ilazım” ……… “aç ayı oynamaz aç insan, amelelik edebili, daş daşıyabili amma aç insanın gafası çalışmaz sana zeyin açıklığı ilazım” derdi “acaba atmışaltıyı o yüzden mi sökemedim” deye geliyo aklıma” ……… “-bak evladım, yengen seni Aptullahdan, Cennetden, Güllüden ayırıyo mu nası olsa burada yemek bişip-duru hazırlaycan deye u(ğ)reşca(ğı)na bi fazla ders çalışsana biz seninle öğünüyoruz göreyim seni” “-Gıdılı ’nın evindehi goca çocuk” deyollar ya bu ona yetiyo(r) haralda göğsü gubarıyo insanın ben de yıllar sonura yaşadım bunu o zamana ğadak farketmemişiyin Bızi Amat da ondan görelek gari “-gayınçı Em(i)ne Abl(a)n çarıyo” valla bi beslenividim o sene zındık gibi çakır gibi herkeş el üsdünde dutuyo anam “-bizim o(ğ)lan sanısın Köy Hocası “el elinden” yemeye alışdı ağzı eğilmeyo hergün evdeki bulgur aşına esgiden yerdi “guru-yavan acı sovan” ne bulu(r)sa o(ğ)lanı okudalım derkene etişemez olduk yeyip-işce(ği)ne moderen fantezi bişi(y) oldu çıkdı valla “pelit gabığından çıkmış daa gabığını beğenmemiş hani” anı mitli onun gibi Allah dutduklarını altın etsin “ekmeğ elden su gölden” hesabı o sene köy danası ğibi besideydim Gıdılı’ya, Bızi’ye maçıp olmamağ uçu ben de en yünsek notu alacan deye bi gayretdeyin ki sorma Allah var ya birez de Hocalar “-gocaman o(ğ)lan prestiç meselemesi yapmasın” deye haralda üdelik bi de mümessil olunça.. bana her zaman başgalarından fazla veriyollar gibime geliyo aslında hatta bi ğün bu durumu sorunca ben Musdafa Hoca “-çan eğrisi uygulayon mejburen” bu çan eğrisi de ne ki len demek ki; herkeşe değilise bile sevdiklerine boylu olannara gafadan iki-üç fuan ekleyollar haralda deyelek geçirdim içimden.. efe! sene sonu biz ilk garneleri aldık, benim garne takdirlik ne olduğunu bildiğim mi var öne çıkarıp alkışladılar tatil gelse deye bekledik durduk aslında emme arkadaşlardan ayrılmak var ya içime oturdu valla gızların türküleri, arkadaşların fıkraları gözlerim dolu.. araba beklemek yerine yes etdim Göğcelli yokuşuna bobamdan adalan yeğenim Kemal’i sevmek olada bi simit alaydık yemez ona götürürdüm köyde iş-güç “Beldecikden su gelceğmiş” angarya arkasından yolma sap, harman-savurma harmanda düğende dönerin beyhuda malihülle başa bela aklımca; “-hocalar bi tayın file olularısa hele Resul’ün bobası arkadaş beni cığaraya alışdırtsa da bi de öğretmen o(ğ)lu olacak, emme hayta bobası bi(r) tayın olursa yandı çocuk hüngür hüngür a(ğ)ladı beni köye yollarkana taa yol ayırdımına gadak uğurladı.. üş gün geşdi va! senin Resul yayan yapıldak bizim köye gelmemiş mi öyle severdi ki beni.. “bu sene babamın tayimi çıkar” dedi bizinen barabar tarla tapan bi elinde cığara ötekinde sapan şeytana papbasını ters keydiri valla çoluk çocuk herkesin arkadaşı oluverdi bütün köylüye kendini sevdirdi onnar gederse? diğer hocalar da giderse “-okulun da Gundallının da dadı madı galmaz” dersler eyi olsa da ö(ğ)retmenneri içim almaz işde o zaman yandım ki “sorma” deyon gafamca tayin ola, ola bi Adanalı Musdafa Hoca o da Doğu’ya taa Erzurum’a okullar açıldı açılacak; bi hafta gala gışlık odunumu file de etdiydim çelme odunuyna işin olacağı gari ya senin Adanalı Mustafa Hoca bi ğün yes etmiş Göğcelli den dırmanmış, çıkmış gelmiş köye “-ben Memedi okudacan” deye tabi insan gurullanıyo hiç aklımda yoğukan valla köyde höyle bi hava esividi herkeş bunu gonuşuyo beni ğören durduruyo soruyo “-aman asdanım” deye nasihat veriyo benim aklım onnar gadak ermeyo sanki köy elbiselerimi file keyebildim mi ga(y)ri adam nası(l) yalvarıyo Anama “-size hiş masraf etdirmen onbeş tatilde getirin okuyabildiği gücümün yetdiği yere ğadar okudurun eveallah bi(r) memur ederin elini sovuk suya değdirmen o benim gardaşım evladımız olu(r) evleni(r)sem hemi bana yoldaş olur hemi de daha eyi yerde okumuş olur” anam hiş oralı deği(l) etirafdan, gonu gonşu köyün ileri gelenneri ıras gelen yüksürüyollar bi yandan nayeti dayanamadı izbarlara anam “i(n)şallah eyi olur” dedi de şennig oldu koca köyde sanısın hocaya “gız vermiş gibi” hoca “-Allah pişman etmesin” ertesi ğün köylü toplaşdı herkeş “-Allah zeyin açıklığı versin” Gozir Imız “-epap hadi, hocayın yüzünü gara çıkarma bu bi niyemet gara yeğenim” dedi Hasan Ali’nin Üseyin “-ulen Gara Memet göreyin seni” Goca Durmuş “-bu nimet bir dövlet” dedi, ne demeğise Zebitoğlu “-vardığın yerde; goyup getdiğin yeri unutma” dedi “-varı varmaz nekdip yazarın Durmuş Dayı” dedim Hasan Üseyin dayım; “-böğünü, hu dova edenneri, seni savışdırmaya gelenneri goyup getdiğin ahvali unutma deyoru dayın” dedi Çatgılı “-vardığın köydekinnere bi çok selem et” Göplek Hala “-hepimizden selem et” Çicili “-sakın ha! yaddan yabandan nişannanayın file deme” Gart Musdafa “-gazancını yol parası edersin” dedi. Sarı Mamıt “-hiş bi yerin i(n)sanı bize benzemez arkadaşını eyi seç, kendine dıkgat et eyi çalış..” Topal Melit; “-bi ğün böyük bi mamir mevki makam sabı olacan işallah” dedi.. Gara Dayım “-parana eyi sa(hi)bol ha” ben önşe Kemali öptüm.. sonra herkeşin elini öptüm her kes hocamınan sarılışdı, tokalaştı.. Hocam “arkana bakma” dönüp bakmadım ama sanki gözümünen görmüşüyün gibi “anam ağlar yadımda” bir de “goyup getdiğin yeri unutma” unutmacan asla… aldığı yolluğu bana harcadı i(l)k defa dakım elbiseyi o sene ğeydim i(l)k defa okullar açılmadan gar yağdığını geceleri bile gakıp zoba yakıldığını gardaşdan ileri arkadaşlığı orda ğördüm zaten evde çay devamlı gaynar duru(r)du Cennet Çeşme suyu Mustafa Hoca yata(ğı)n içinde kitap okurdu çok geçmez ö(ğ)retmen arkadaşları güya şöyle bir uğramış olurlardı derken bir muhabbet tuttururlardı sabahlara ğadar kendi aralarında geyik muhabbeti yaparlardı arada bi “-memet” deye ça(ğı)rırlardı Allah var ya ben de “-hinci çay, su” filen isde(ye)cekler ya da “zobayı çokar” deycekler deye uyuyomuş gibi “-hııı” derdim çakdırmadan onnarı dinlerdim uyuduğuma ganaat getirirlerdi derken belden aşşa bişiyler anladırlardı gülmekten yerlere yatarlardı gözleri yaşarırdı bir keresinde Mustafa Hoca gülerken gecenin geç yarısında uykusundan uyanmıştı o gece çok şey anlatdılarıdı ama benim aklımda galan en komik hikaye Hayrici(ği)min başına ğelen, .... DİPNOT cızık / çizik : çizilmiş, bir şeyle satıha açılmış çizgi, burada parmakla yapılmış kabul edilen havadaki bir çizgi yapılmaktadır, hatta işaret parmağı ağızda ıslatılarak da yapıldığı olur gıdı/gidi: köpek, evi ücrada olduğu için evinin girişine köpek bağladığı için bu lakap verilmiş olmalı bızi (bızzy –ing-)karınca gibi çalışkan demekmiş (kendi öyle söylerdi) çakır : kuşçu av köpeği, sahibi ile arasında çok yoğun bir ilgi vardır. yavan: yağsız, tatsız-tuzsuz, o bildik tadı yok Resimde "Uğurola"ya gelenler |
Kalemin daim olsun
___________Saygılar selamlar