7
Yorum
10
Beğeni
4,9
Puan
1570
Okunma
I
birdenbire oldu herşey
annelerin gözleri önünde
yoksulluğun büyüdüğü
avlularda
sönük volkanları andıran tandırların yanıbaşında
çocuk cesetlerinin sahipsiz kimsesizliği
derin ve tedirgin tarihin
yanık yerini imliyor
uzanamıyor hiçbir yarına
yeni sözlerin söyleneceği
üzerine yemin edileceği
hiçbir asra götürmüyor kimseyi
çünkü tek gerçeği acıdır artık hayatın
kendine mahpus acıların denizi
ve kendine zindansa insan
kendine sürgündür de artık
kime ulaştırabilir ki
ölü çığlıklara meftun sesini?
II
ne desek aynı soykırımı imliyor dilimiz
aynı çığlık uzanıp vuruyor kalbimizin çeperlerini
ayetler ve kuşlar için
çocuklar için yeterince açık ve ağır
bedirin uhudun ve mutenin
kahramanlık destanlarında
korku ve feryat kolgezmede şimdi
herkesin efendi olduğu hayat zindanında
umut boğazlanmış bir serçedir
dünyanın kalbinde
sevda ise
öykünün en hazin yerinde solmuş
bir gül
bu da geçer elbette
acılar biter
ve hiç olmakla başlayan devran başlangıcına döner
kalu bela’nın yankılandığı o yere
III
söz uçmuş
acının taflanı çiğnenmiş
yaşam en nazenin yerinden
gangrene yakalanmış
terk edilmiş korunması gereken tüm şehirler
sevgililer
surlar yıkılmış
mabedler isyanla dolmuş
insanın insanlığı terk ettiği o yerde
gümrah acılar yeşerip
cesetler yarıştırılır olmuş
bir yas evine döndüyse kalbimiz
yırtıldıysa da umutla aramızdaki pamuk ipliği
göçten söz edenlerin dünyasında
göğü ağmış kuşlar yittiyse de
ve solduysa da bağçelerde çiçekler
ruhumuz yaralı ırmaklar gibi
sürüklenip durdu yine de umudun girdabında
ölüm yurdumuza her uğradığında
IV
kefenlere gül diye işlendi sesimiz dilimiz yarasına aktı dilinizin
çöle akar gibi akarak
damarlarına baharın
başlatmak için ezgisini sevginin
zemzem gibi mübarek
süt gibi ak
dicle gibi berrak
olsun diye aşkımız
sevdik sizi
elbet yine severiz
mezopotamyanın ateşîn çocuklarının emanetini
su gibi aziz
tebessüm kadar yumuşak bir tas içinde
sunmak için
ey sizler!
sultanlar
kahramanlar
nasıl doğduysa yine öyle ölecek olanlar
duyun ve dinleyin
dilimiz yaralı
türkümüz kahır dolu olsa da
gülüşümüz bereketli
kapımız açık
soframız hazırdır
ölümü anne kucağı bilen biziz
sürgünü yurt edinen biz
düccane yürüyüşümüzle
caka satarak haykırıyoruz savaş meydanlarından
sokağımızdan
pazarımızdan
tütün dumanlarımızdan
dağlarımız nehirlerimiz ve bütün vadilerimizle
dönüp yüzümüzü şarka
sevginin yörüngesinde
haykırıyoruz
sakın barikatlar kurmayın önümüze...
5.0
91% (10)
4.0
9% (1)