0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
728
Okunma
Hiçbir kente ait hissetmiyorum artık kendimi
Başına ödül konulmuş bir haydut hissi taşıyorum içimde
Onca kargaşa onca talan
Elle tutulur çok yanı var kızgınlığımın..
Yaşın önemi yok
Her şair kadar ergendim bende
Damağına serçe ölüsü işlemiş akbabalardan kaçıp
Bana sırrımı anlatacak bir ipucu aradığımda
Gizil ve tılsımlı aforizmalardan başlayıp
Mitolojik bir çağın kıyısına mendirekler ören
Modern vakitlere uyumlu efendilerin ,beylerin
Kendilerine güdümlü tanrıları arasında
Yürüdükçe enlemine tinsel bir karanlığın
Koca bir gömütlüğe dönüşen şehrayin bakışlarımda
Kutsanmayan bir yeri kalmıştı sancılarımın..
Dur dediler koştum
Sus dediler bağırdım
Kafa yordum Dali’nin imgesel karmaşasına
Cesare’ın eylemini konuştum
Yasak kelimeler kullandım efendilerin yanında
Lanetlendim,günaha bulaştım
Doğaçladım bütün bilindik ezberleri
Allah azze ve celle
Hira da buldum ben bütün kaybettiklerimi…
Yaşın önemi yok
Her yaşamzede kadar öğrendim bende
Elifin,vavın
Ve şeddeli bir yalnızlığın kıyısında yürürken
Bir yanda kapital çığlıklar sermaye gösterileri
Bir yanda jakoben tavırlarıyla tanrının asil evlatları
Yediği hurmanın nefesini solurken daha
Uzaklarda susuz kalmış bir çocuğa ağlamak
Renkli bir lehçe aramak hayatın esmer kabuğuna
Lanet budur işte!
Evet lanet budur işte!
Uzaklarda susuz kalmış bir çocuğa ağlamak için
İbranice uğunup
Ayazmalarla abdestlenen
Ve hep aynı repliklerle geğiren suflörlerin
Kalın banknotlara yazdığı ilmihallere lüzum yok.
Evet lanet budur işte!
Şapkadan tavşan çıkaran rüya tabircileri
Yüzlerinde hep aynı kimliksiz ifade
Seslerinde hep o sabah mahmurluğu
Bezirgan bir telaş düş içinde
Hangi kitaptan alıntıysa o fanusu kutsayan dua
Farkı yok postmodern bir devr-i cahiliyeden
Hiç kimse öz evladı değildir tanrının…(Türk Edebiyatı dergisi şubat/2016)