0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1043
Okunma
İlk temasta ilk görüşmede ilk konuşmada
Yüreğin kıpırdanmalı, aklın fırlamalı
Bu hisler oluşmazsa bil ki...
Zamanla ve tanımakla aşkı yaşıyamazsın
Sıradan bir beraberlik yaşıyarak aşık olduğunu düşünürsün
Aşk; zamana hükümlü değildir
Anlamak aşktan sonra gelir
Çünkü anlamadan bilmeden aşık olursun
Aşkı yaşayarak tanımaya başlarsın
Mesela papatyaları seversin o aşktır
Deniz gibi, yağmur gibi, doğa gibi.
Onun sana aşık olup olmadığını bilmedigin halde sevmektir aşk
Tanımadan dokunmadan hissetmektir aşk
Sonra yaşamaya başlarsın yanmaktan korkmazsın
Cesaretin artar üstüne titrerek sarılırsın aşkına
Çünkü aşk insarların ruhlarında gizli bir cehverdir
Uyuyan bir his, sessiz bir duygu, derin bir haykırıştır
O cevheri keşfeden ruha aşık olunur
O ruh; yaşa, saça, şekile, geçmişe bakmaz
Aşk; ruh ikizini bulmuşken dışarı çıkmak ister
Yürekten yüreğe dolanan hasretle özgürleşircesine
Her ne pahasına olursa olsun...
Hisederek yaşamak, görmek, duymak, işitmek ister.
Bazen nefes aldığını bilmek bile yeterli gelir
Öyle masallarda ki, mutlu sonlara
Geçmişin olumsuzlaşmış aşklarına bakmaz
Aşk akmaktır, coşmaktır, tutulmaktır
Akıl, fikir, zikir aşkın hislerindendir
İşte aşk bu kadar sebebli ve bu kadar derinlik gerektirir
Birazda saçmalıktır uçurumdan atlamak gibi
Aşk cesarettir bir serçenin göz yaşı gibidir
Aşk umuttur kelebeklerin çiftleşmesi gibidir
Çünkü aşk tanı değil kanıdır
Tanımadan kanarak, kanıyarak tutulursun
Turgay Parlakyıldız