Okuduğunuz
şiir
1.3.2016 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
İkbal-i Beşer
Birlik içinde saklı İkbal-i Beşer sırrı Fitneyle parçalamak küffârın tek hayâli Mazlumlar nasıl yaşar zulmete düşen asrı Ki zulmete engeldi ecdadının pak hâli Şu benlik duygusundan azâd olsa nefisler Tevhid aşkıyla dolsa yine eski gür sesler
Birlik dirliği bozmak zillete delalettir Ne güzeldir yaşamak kardeşlik duygusuyla Hakikati görmemek gaflet ve dalalettir Ülke huzursuz olur bölünmek kaygısıyla Bâtıl’a meyilliler yeni düzenler kurar Bu şer düzen içinde her yanı fitne sarar
Akl-ı selim insanlar gelsinler bir araya Ülkemin her bir yanı bozguncularla dolmuş Çare bulsunlar artık şu kanayan yaraya Tarumar olmuş gülşen barışgülleri solmuş Hak dinimiz İslam’da kardeşkardeşi tanır Peygamber kalkıp gelse ümmetinden utanır
Bayrağımız emanet şanlı ecdadımızdan Tek Bayrak tek yürekle nice zaferler yazdık Bir zamanlar düşmanlar korkarken adımızdan Ne oldu bize böyle bu ne hâl neden bezdik ? Zaaflardan arınıp doğruya sarılalım Aynı ulvi gayeyle birlikte yorulalım
Hepimiz bir kardeşiz Renk dil din fark eder mi? Hüzün sevinç ortaksa ağlamak gülmek kolay Sevgi tohumu eken toprağı terk eder mi? İnanç, amaç bir ise çağlamak ölmek kolay Haydi, tekrar yeniden ihlâsla örülelim Ölüm gülerek gelsin ölümde dirilelim
Yeis yok endişe yok ! Düşmedik sendeledik Fıtratımızda yoktur zalime biat etmek Biz bu canı ezelden toprak ile beledik Şanımıza yakışan ecdad izinden gitmek Özümüze dönmezsek düşman vermez amanı Silkelen ey Milletim ! şimdi birlik zamanı
Mehmet NALBANT
Şiirimi günün şiiri ödülüne layık gören Edebiyat defterimizin değerli seçki kuruluna şükranlarımı arz ederim..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
günü gündemi özetleyen güzel bir şiir . tek kusuru o güzel sesi. buda benim eksiğim olsun ağam merhum Demirel gibi olacak ama seslendirdin de montajlamadık mı:)) çok yakınan bildiğim ve sevdiğim bu nadide kalemin hece şiirinde becerisi ve kabiliyeti ortadadır. kendisini tebrik eder başarılarını dilerim .. SAYGIMLA..
Gündemi sanatsal bir üslupla eşsiz bir anlatımla özetlemişsiniz yine yüreklere tercüman ve şiirinizi okumak adına çok şey duyumsayıp büyük haz aldığım. Kutluyorum efendim. Saygılar, hürmetler...
İhtiras ve umutsuzluk ikiz kardeştir.Önce bir şeyi arzu eder,ardında onu elde edemeyeceğinizi görünce umutsuzluğa düşersiniz.
Ülkemiz yarım yüzyıla yakın zamandan beri gittikçe yaşamsallaşan kaotik süreçten geçiyor.Tarihe tanıklık ederek yaşıyoruz ve yarınlara dönük ihtiraslarımız,umutsuzluklarımız çoğalıyor.Az konuşur umutsuzluk.Bu yüzden tehlikelidir.İhtirassa görünüşünü değiştirmeye gereksinmez. Çünkü istediği başka bir şey vardır!
Biz Kuruluş'u ve Kurtuluş'u kendi soycul gücünden aldığı dinamikle gerçekleştiren ve bu uğurda hiçbir ulusun gözden çıkaramayacağı kayıpları veren,büyük bedeller ödeyen bir yengiyle uygarlık yolculuğuna çıktık. Güzel yarınları kurmak için ,birlik/beraberlik ruhunu' yaşama geçirmeyi başat ödevimiz olarak gördük.Bunu yaparken hiçbir ayrımcılığa niyetlenmedik.Anadolu coğrafyasını yurt bilen ve burada üreten,bölüşen herkesi granit mozayiğin bir parçası olarak gördük.Toplumsallaşmada acılarımızı ve sevinçlerimizi birbirimizin saydık.Bu yurtta dili,dini,kökeni,yaşama biçimleri ayrı herkesi 'Önce İnsan' merkezi üzerinden değerlendirerek saygın saydık.
Ne ki,ihanetle kıstırmaya çalışanlar var bu yurtta.İhtirasın kaynağı orası.Bataklığa çevrilmek istenen bu topraklarda 'iç savaşı' gündemde tutmak isteyenler var ve eylemliler. İşte bu şiirinde Şair,varoluş sıkıntılarıyla yüzleşerek ve dış tahriklerin dayatmasıyla 'kendilerine yeni yollar arayan ayrılıkçılardan rahatsızdır.Bu şiirin odağında duran temel yaklaşımın uçlandırılmasında böyle bir kaygının varlığı söz konusudur.
İçinde bulunduğumuz karmaşanın acılarını,şiddetin sınırlarına dayanan acılarını başka nasıl anlatabilirdi Şair? Geçmişinin o görkemli birikimlerini geleceğe taşımaya yeminli bir ulusun bireyi olarak elbette ki Mehmet NALBANT ,bu sağlam 'yapı'nın adsızlaştırılması karşısında seyirci kalmayacaktı.
İşte bu noktada Mehmet Emin YURDAKUL'un 'Bırak beni haykırayım susarsam sen matem et...'' dediği gibi o gümrah sese yeni bir soluk olarak katışmak durumundaydı.
Evet,ülkemizde aşk/ayrılık; sevgi/vefasızlık;dayanılması güç bir ihanet/karşı koyuş;çöküş toerilerinin pratiği/umutsuzluk...hepsi bir arada!
Dibe vurdurulmak istenilen bu yaşamı yeniden 'fabrika ayarlarına döndürmek' için sevginin,birlik ve kardeşlik ruhunun ve diğer hasletlerimizin yüzeye çıkarmamız gerekir. Şair'in asıl ereği de bu olsa gerek.Yüzümüze dizeler dolusu gerçekler çarparken,temel sorunlarımızın çıkış noktası olan her ayrıntıyı sosyal perspektifle destekleyen sesleyişlerde de bulunmak gerekti. Şiirde mikro düzeyde bir iç içelikte oluşu bundandır. İnce ince işlenmiş duyguların dizelere yaslandırıldığını gördüm.Şiirin diliyle sevginin dilinin örtüştüğünü gördüm.Yer yer kontrollü öfkeler gördüm.Eleştirel bir duygusal bakışla yontulmuş umut arayışlar gördüm. Şiirde,ele alınan konuların derin,itinalı ve detaylı işlendiğini,kötücül hiçbir niyete ödün verilmediğini elimizden alınmaya çalışılan o kadim'aşk'ın korunmasına dönük sıkı bir sahiplenildiğini söylemek olası.
Şimdi'yle hesaplaşarak geleceğe daha sağlam adımlarla nasıl yönelebileceğimizin hem ip uçlarını hem de bu korkunç özlemin yurtseverlik bileşkesindeki güzel vurgularını derledim şiirden.
Bir Şair'in öz saygısına bağlı kalışını ve kendini var eden değerlerini deklare edişi başka türlü olamazdı. Şiirin ruhu ile bazı yönetimsel yeğleyişlerin ya da uygulamada olan bazı pratiklerin çok ayrık durumlar olduğunu söylemeliyim.
Değerli Dostum NALBANT'ı 'sorumluluk taşıyan,yön gösteren' bu dizelerinden dolayı tebrik ediyorum. Okumak bir emektir.Ödüllendirmek de. Bu şiir hem okunmaya hem de GÜNÜN ŞİİRİ olarak ödüllendirilmeye değiyordu.
Erdemle.
Necdet ARSLAN tarafından 3/2/2016 11:43:05 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Necdet Hocam bu harika yorum güne düşen şiirime adeta bir mansiyon ödülü sunmuş gibi. Bu sebepten ikinci kez sevinmeme vesile oldunuz. Çok değerli bir edebiyat öğretmenin kaleminden sayfama düşen yorum benim için bir onur olmuştur.. Sevgi ve Muhabbetlerimle..
Değerli Necdet Hocam bu harika yorum güne düşen şiirime adeta bir mansiyon ödülü sunmuş gibi. Bu sebepten ikinci kez sevinmeme vesile oldunuz. Çok değerli bir edebiyat öğretmenin kaleminden sayfama düşen yorum benim için bir onur olmuştur.. Sevgi ve Muhabbetlerimle..
Güne düşen bu güzel şiiriniz için öncelikle Allah razı olsun diyorum. İnşallah kirli ruhlar ideolojik saplantılardan kurtulau da özüne döner. Yürekten kutluyorum; selam ve saygılarımla.
Günümüz ülkesinin iç ve dış sorunlarını çok güzel anlatan bu dizeleri ve sizi yürekten kutluyorum hocam. Ulus olarak kardeşliği birliği barışı dirliği istiyoruz da, neden başaramıyoruz ona aklım ermiyor. Haklısınız silkelenmemiz aklımızı başımıza almamız ve piyon olmamamız lazım ne yazık ki, tarihler boyunca maşa olarak kullanılanlar oluyor, yazık oluyor vatansever askerimiz polisimiz halkımız lanet olası teröre kurban veriliyor. Çok üzüntülüyüz çokk.. Yüreğinize gönlünüze sağlık. Başarılarınızı ve seçici kurulu tebrik ediyorum. Saygılarımla..
Şiiri aidatı olanlar o kalıpta değerlendirir. Belki şairde bir yere tabii. Bunu bilemem. Lakin ben en büyük tehlike olan bu günkü yöneticilerin derin gafletini şiirde göremiyorum. Askerin,polisin, hakimlerin, kurumların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin olmaktan çıkarılıp, üç, beş ihtiras manyağının oyuncağı olma durumunun şiirde yansımasını bulamıyorum. Açlıkla terbiye edilip, korkutularak, sonrada hakkı olan bir tas çorbayı kendilerine lütufmuş gibi verilip çalınan oyları bu şiirde göremiyorum. Anayasayı tanımayıp, ben baba yasa yapacağım diyenleri bu şiirde göremiyorum.Diyarbakır da apo, Konya da Mevlana, Antalya da Türk bayrağı, İzmir de Atatürk diyen dönekleri bu şiirde göremiyorum. Bu nedenle şiir nasihat şiiri mi? eleştiri şiirimi onu anlayamadım. Nasihat ise eksik,eleştiri ise taraflı. eyvallah...
Veysel Cerit kardeşim değerli eleştiriniz için teşekkür ederim. Biliyorsunuz bir şiire çok detay ve konu sığdıramazsınız. Ama ayrı şiirlerde işlersiniz. Benim sizden isteğim diğer şiirlerime de göz atmanız. Mesela;" Kör atın yemi" Lütfen bir okuyun sonra yine görüş bildirirsiniz. Selam ve muhabbetle...
Veysel Cerit kardeşim değerli eleştiriniz için teşekkür ederim. Biliyorsunuz bir şiire çok detay ve konu sığdıramazsınız. Ama ayrı şiirlerde işlersiniz. Benim sizden isteğim diğer şiirlerime de göz atmanız. Mesela;" Kör atın yemi" Lütfen bir okuyun sonra yine görüş bildirirsiniz. Selam ve muhabbetle...
Veysel Cerit kardeşim değerli eleştiriniz için teşekkür ederim. Biliyorsunuz bir şiire çok detay ve konu sığdıramazsınız. Ama ayrı şiirlerde işlersiniz. Benim sizden isteğim diğer şiirlerime de göz atmanız. Mesela;" Kör atın yemi" Lütfen bir okuyun sonra yine görüş bildirirsiniz. Selam ve muhabbetle...
Veysel Cerit kardeşim değerli eleştiriniz için teşekkür ederim. Biliyorsunuz bir şiire çok detay ve konu sığdıramazsınız. Ama ayrı şiirlerde işlersiniz. Benim sizden isteğim diğer şiirlerime de göz atmanız. Mesela;" Kör atın yemi" Lütfen bir okuyun sonra yine görüş bildirirsiniz. Selam ve muhabbetle...
Siir herseyden önce çok güzel, içerik teknik kusursuz duruyor. Bir iltifat bir de elestirim var. Sair delalet ile dalalet arasindaki farki bilecek kadar Türkçeye hakim, ki dalalet yazmis, konusurken ve dahi yazarken hep unutup dalalet demek isterken, farkli manadaki delalet'i kullaniyorum ben, bu konuda övgü saire.
Elestirim ise,hepimiz kardesiz renk dil din farkeder mi diyen misraya içerik olarak katilmiyorum, ben degilim tek katilmayan, kanunlar da katilmiyor. Dilimize iyi niyet sergilemek için pelesenk olmus bu sözler, kulaga hos geliyor, fakat sairin diger kitalarda sikayet ettigi seyin ta kendisi bu sözlerde gizli. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde resmi dil Türkçedir, demekki renk ve din farketmese dahi "dil" farkediyormus, aksine dil farketmiyor demek, bu ülkeye yapilacak en büyük kötülük olur, bölünmenin altyapisi böyle olur, ki olmakta bugün... Kanun önünde yani yargilanirken, insanlarin anadillerine dair bir ayrim yapilmaz, kanun önünde esittir, fakat bu durum sadece hukuken, yoksa Türkçe bilmeyen ya da Türkçeden farkli dili olanlarin bizimle esit oldugunu söylemek esyanin tabiatina aykiridir.
Çok teşekkürler yorum için Alp Kardeşim . Ayrıca Mert yiğitcan'a da tsk ediyorum yorumu için. Değerli edebiyatçı Necdet Aslan Hocam bu konu ilgili yukarıda çok güzel şeyler yazmış ona da bu vesile ile teşekkürlerimi sunuyorum. Selam ve Muhabbetle..
Elestiri yaptigim hususa teferruatli cevap verdiginiz için tesekkür ederim öncelikle, siir sayfaniz bir polemik veya tartisma konusu varmis gibi aksetmesin diye, cevabinizi okudugumu belirtip tesekkür edip kapatiyorum konuyu, fakat bugün bu konuda bir yazi yazacagim, bana ve benim gibi birçok vatandasimiza dert olan, zul olan meramimi dile getirecegim.
Alp bey, insanlar birbirleriyle eşit yaradılmışlardır. Türkçe bileni de bilmeyeni de kanun önünde de , çağdaş bütün insan hak ve özgürlükleri kriterlerine göre de eşittirler. Resmi dil, bir ülkenin genelinde en ağırlıklı en yaygın konuşulacak ve anlaşılacak olan dildir.Kanun, kitap ve benzeri dökümanlar genel olarak ağırlıklı bu dil ile yazılır. Resmi Dilimiz Türkçemizdir evet. Türkçemizi yurdun her köşesine eğitim, öğretim kurumları ile tüm halkımıza öğretmek de devletin görevidir.
Ülkeleri içten bölüp parçalamak amacıyla, sömürgeci emperyalizm, etnik farklılıkları olan grıpları, toplulukları kullanır. Doğu ve güneydoğu'da devletin açtığı Milli Eğitim in okulları bu nedenle yakılmış, yıkılmış ve devletin Türkçe dilimizin doğru biçimde öğretilmesi başta olmak üzere pek çok konudaki ortak kültürümüz ve ortak vatandaşlık bilincinin yurttaşlara öğretilmesi faaliyetleri sekteye uğratılmıştır. Bu bölücü amacın bir sonraki aşaması, Türkçe dilini öğretemediğimiz, bölücü örgütün baskı ve tehditlerine bırakıp, can ve mal güvenliğini de sağlayamadığımız sıradan kürt kökenli insanlarımızın Türkçe konuşamıyorlar, bir biçimde kürtçe ana dillerinin resmi dil olduğu bir başka yönetim hatta devlet sevdasına düştüler, anlayışıyla, bizden biri ve toplumumuzun ayrılmaz eşit haklara ve eşit kardeşlik yaklaşımlarına sahip yurttaşlarımız olmaktan çıkarılıp, dışlanarak Türk Milleti bütününden, Türk Halkı bütününden yavaş yavaş çıkarılarak ayrıştırılmalarıdır. Bu oyuna gelmeyiniz... Bu ülkede yaşayan 78 milyon yurttaşımızın hepsi de, her açıdan hepimizle eşit ve 1. sınır yurttaşlarımızdır.Devlet devlet gibi olacak ve dil eğitimini de din eğitimini de bilimsel kültürel tüm eğitimleri de bütün yurttaşlarının ayağına kadar götürecektir.
Osmanlı döneminde tüm ülkemiz genelinde okuma yazma bilme oranının % 2 ler seviyesinde olduğunu unutmayınız. Bu gün dahi güneydoğuda kadın nüfusun okuma yazma bilmeyenlerinin oranı %98 dir. Okuma yazma bilmeyen bir kadının çocuklarına Türkçe dilini öğretebilmesi imkansızdır. Devlet eliyle Milli Eğitim Bakanlığının okullarıyla Türkçe dili de en mükemmeliyle öğretilecektir. Devlet, güneydoğuda can ve mal güvenliğini sağlamayarak, okulların yakılıp yıkılması ve eğitime darbeler vurulmasına seyirci kalarak Türkçe Resmi diline hizmet edemez. O halde, devlet devlet gibi olmalıdır.
Bir terör örgütünün çok uzun yıllardan beridir süre gelen bölgedeki baskıları , terörü, bölge halkının bütünüyle can ve mal güvenliğini yok etmesi, Resmi dil Türkçe eğitimlerinin o bölgelerde tamamen aksamasını ve sömürgeci emperyalizmin, böl yönet taktiğinin uygulamaya girmesini sağlar. İç hainlerin de, bu amaçlara alet olarak bilinçli göz yummalarıyla bu bahsettiğim durumlar 30 yılları aşan sürelerdir bu ülkede yaşanmaktadır.
Her bir yurttaşımız, bu ülkemizi ve Türk Milletini meydana getiren ayrılmaz yapı taşlarımızdır. Türkçe konuşsun ya da konuşmasın her bir yurttaşımız bizlerin nazarımızda da eşit ve 1. sınıf yurttaşlarımızdır ve doğrusu da böyle olmasıdır. Bu ülkeyi bölünüp parçalanmalara götürmeyi amaçlayan sömürgeci emperyalizmin tuzaklarına düşmeyelim. Devlet gibi devlet olalım. Yurdun bütününde devletin asayiş, can ve mal güvenliğini sağlayarak tüm yurttaşlarımızın da eğitim ve öğretim haklarını tam, eşit, eksiksiz olarak onlara götürelim ve güzel Türkçemizi de her yurttaşımıza bu yolla da öğretelim.
Çok teşekkürler yorum için Alp Kardeşim . Ayrıca Mert yiğitcan'a da tsk ediyorum yorumu için. Değerli edebiyatçı Necdet Aslan Hocam bu konu ilgili yukarıda çok güzel şeyler yazmış ona da bu vesile ile teşekkürlerimi sunuyorum. Selam ve Muhabbetle..
Elestiri yaptigim hususa teferruatli cevap verdiginiz için tesekkür ederim öncelikle, siir sayfaniz bir polemik veya tartisma konusu varmis gibi aksetmesin diye, cevabinizi okudugumu belirtip tesekkür edip kapatiyorum konuyu, fakat bugün bu konuda bir yazi yazacagim, bana ve benim gibi birçok vatandasimiza dert olan, zul olan meramimi dile getirecegim.
Alp bey, insanlar birbirleriyle eşit yaradılmışlardır. Türkçe bileni de bilmeyeni de kanun önünde de , çağdaş bütün insan hak ve özgürlükleri kriterlerine göre de eşittirler. Resmi dil, bir ülkenin genelinde en ağırlıklı en yaygın konuşulacak ve anlaşılacak olan dildir.Kanun, kitap ve benzeri dökümanlar genel olarak ağırlıklı bu dil ile yazılır. Resmi Dilimiz Türkçemizdir evet. Türkçemizi yurdun her köşesine eğitim, öğretim kurumları ile tüm halkımıza öğretmek de devletin görevidir.
Ülkeleri içten bölüp parçalamak amacıyla, sömürgeci emperyalizm, etnik farklılıkları olan grıpları, toplulukları kullanır. Doğu ve güneydoğu'da devletin açtığı Milli Eğitim in okulları bu nedenle yakılmış, yıkılmış ve devletin Türkçe dilimizin doğru biçimde öğretilmesi başta olmak üzere pek çok konudaki ortak kültürümüz ve ortak vatandaşlık bilincinin yurttaşlara öğretilmesi faaliyetleri sekteye uğratılmıştır. Bu bölücü amacın bir sonraki aşaması, Türkçe dilini öğretemediğimiz, bölücü örgütün baskı ve tehditlerine bırakıp, can ve mal güvenliğini de sağlayamadığımız sıradan kürt kökenli insanlarımızın Türkçe konuşamıyorlar, bir biçimde kürtçe ana dillerinin resmi dil olduğu bir başka yönetim hatta devlet sevdasına düştüler, anlayışıyla, bizden biri ve toplumumuzun ayrılmaz eşit haklara ve eşit kardeşlik yaklaşımlarına sahip yurttaşlarımız olmaktan çıkarılıp, dışlanarak Türk Milleti bütününden, Türk Halkı bütününden yavaş yavaş çıkarılarak ayrıştırılmalarıdır. Bu oyuna gelmeyiniz... Bu ülkede yaşayan 78 milyon yurttaşımızın hepsi de, her açıdan hepimizle eşit ve 1. sınır yurttaşlarımızdır.Devlet devlet gibi olacak ve dil eğitimini de din eğitimini de bilimsel kültürel tüm eğitimleri de bütün yurttaşlarının ayağına kadar götürecektir.
Osmanlı döneminde tüm ülkemiz genelinde okuma yazma bilme oranının % 2 ler seviyesinde olduğunu unutmayınız. Bu gün dahi güneydoğuda kadın nüfusun okuma yazma bilmeyenlerinin oranı %98 dir. Okuma yazma bilmeyen bir kadının çocuklarına Türkçe dilini öğretebilmesi imkansızdır. Devlet eliyle Milli Eğitim Bakanlığının okullarıyla Türkçe dili de en mükemmeliyle öğretilecektir. Devlet, güneydoğuda can ve mal güvenliğini sağlamayarak, okulların yakılıp yıkılması ve eğitime darbeler vurulmasına seyirci kalarak Türkçe Resmi diline hizmet edemez. O halde, devlet devlet gibi olmalıdır.
Bir terör örgütünün çok uzun yıllardan beridir süre gelen bölgedeki baskıları , terörü, bölge halkının bütünüyle can ve mal güvenliğini yok etmesi, Resmi dil Türkçe eğitimlerinin o bölgelerde tamamen aksamasını ve sömürgeci emperyalizmin, böl yönet taktiğinin uygulamaya girmesini sağlar. İç hainlerin de, bu amaçlara alet olarak bilinçli göz yummalarıyla bu bahsettiğim durumlar 30 yılları aşan sürelerdir bu ülkede yaşanmaktadır.
Her bir yurttaşımız, bu ülkemizi ve Türk Milletini meydana getiren ayrılmaz yapı taşlarımızdır. Türkçe konuşsun ya da konuşmasın her bir yurttaşımız bizlerin nazarımızda da eşit ve 1. sınıf yurttaşlarımızdır ve doğrusu da böyle olmasıdır. Bu ülkeyi bölünüp parçalanmalara götürmeyi amaçlayan sömürgeci emperyalizmin tuzaklarına düşmeyelim. Devlet gibi devlet olalım. Yurdun bütününde devletin asayiş, can ve mal güvenliğini sağlayarak tüm yurttaşlarımızın da eğitim ve öğretim haklarını tam, eşit, eksiksiz olarak onlara götürelim ve güzel Türkçemizi de her yurttaşımıza bu yolla da öğretelim.
Çok tşkler Üstadım zarif bir yöntemle bir kelime hatamı düzeltmiş oldunuz. Silkelen yerine sirkelen yazmışım. Tabi bu da ciddi bir hata olmuş olur. Selam ve dua ile...
Çok tşkler Üstadım zarif bir yöntemle bir kelime hatamı düzeltmiş oldunuz. Silkelen yerine sirkelen yazmışım. Tabi bu da ciddi bir hata olmuş olur. Selam ve dua ile...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.