8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2060
Okunma

Sanırım dokuz-on yaşlarındaydım. Kasabamızda büyükbaş hayvanları yaylıma götüren sığır çobanlarına yardım etmek amacıyla adına “Keşik” dediğimiz bir imece uygulaması yapılıyordu. Her çocuğun gönlünde bu keşiğe gidebilme heyecanı yatardı nedense. Belki bir gün de olsa kendisini uçsuz bucaksız bozkırların ortasında özgür hissetme isteği, belki de kendisini ispatlama arzusu, bilemiyorum.
Biz o zamanlar dört erkek, bir kız kardeştik. Ben ailenin dördüncü çocuğuyum. Benden büyük iki abim yüzünden bu tür faaliyetlerde tabiri caizse “adam yerine” konmuyorum maalesef. Keşik sırasının bize geldiği bir gün yine benim büyüğüm olan Salih abimi gönderdi babam. Ben o kadar üzüldüm, o kadar ağladım ki anlatamam. Benim yaşıtım olan arkadaşlarım keşiğe gidip geldiklerinde o kadar ballandıra ballandıra anlatırlardı ki bu hususu kıskançlıktan çatlayacakmış gibi olurdum adeta. Ertesi gün keşik sırası en büyük amcamlardaydı, ancak amcamın tek oğlu şehir dışında çalışıyor olduğundan bir tane keşikçi bulmak zorundaydı.
Abim o gün keşikten yorgun, argın geldiğinden ertesi günkü amcamın sırasına gitmek istemeyince bana gün doğdu. O gece heyecandan sabaha kadar uyuyamadım. Sabah erkenden annemden önce yataktan kalktım, elime bir değnek alarak doğru amcamların kapısına dikildim. Yengem azığımı bir bez torbanın içine koymuş kapıda bekliyordu. Büyük bir iş başarmanın vermiş olduğu gururla yengemin elinden yiyecek torbamı aldığım gibi düştüm sığır sürüsünün peşine. O gün akşama kadar bir dakika oturmadan ekin arasında bir o yana bir bu yana koşturdum durdum.
Gözlerimin önünden akşam amcamlara döndüğümde, amcamın yapacağı övgü dolu iltifatlar ve yengemin hazırlayacağı birbirinden enfes yiyecekler geçiyordu. Sığır çobanı ara sıra “Yeğenim az otur şuraya, yeter çok yoruldun” dese de, ben bunun bir hile olduğunu düşünerek “Bu işi en iyi ben yapacağım ve bir daha ki sene yine ben gideceğim keşiğe” düşüncesiyle duymuyordum bile çobanı.
Akşam görev bitimi ineklerini önüme katarak vardım amcamlara. Beklentim yüklü bir miktar harçlık, güzel iltifatlar ve nefis bir ziyafetti. Ancak amcamlara geldiğimde amcamın suratından düşen öfkeyi görünce bütün beklentilerimin hayal olduğu kanısı hemen yerleşti içime. Bırakın övgüyü, harçlığı yengem yemek bile hazırlamamıştı. Hâlbuki adettendi kim başkasının yerine keşiğe giderse güzel iltifatlarla karşılanır, harçlıklar verilir ve ziyafet çekilirdi.
Anlayacağınız hayatımın ilk sorumluluk dersi fiyasko ile neticelendi. Ne amcamın neye kızdığını öğrenebildim, ne yengemin neden ziyafet hazırlamadığını.