Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER

MARTILAR VE ÇOCUK (5)

Yorum

MARTILAR VE ÇOCUK (5)

10

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

855

Okunma

MARTILAR VE ÇOCUK (5)

Çantamın içinde telaş içinde dolaşan elim, telefonu daha avuçlarımın arasına alamadan kapanıvermişti. Tuşa usulca dokundum. İşyerimden arıyorlardı. “İzninizle “diyerek açtım. Karşımdaki tiz ses Zeynep’e aitti. Son gelen evrakları nereye dosyaladığımı soruyordu. “Bütün dosyaların sırtında açıklayıcı bilgiler var. Okuman yeterli” dedim kaşlarımı çatarak. Zeynep, ukalaca “Sırtında ne yazıyor onu söylesene!” deyince sesime hakim olamayıp bağırdım. “Gelen Evrak Dosyası yazıyor. Şimdi yeterince açıklayıcı oldu mu?” dedim dişlerimi sıkarak. Ardından “Zaten iki gün sonra geliyorum. İdare edin artık” diye de sonlandırdım cümlemi.

İzinli olduğum zamanlarda en ufak bir şeyde telefona yapışıp beni aramaları sinirime dokunuyordu. Zaten kafam karmakarıştı. Yeni bitmiş bir ilişkinin, bedenime yapışan izlerinden kurtulmak için gelmiştim İstanbul’a. Fakat, daha geldiğimin ikinci günü annem rahatsızlanmıştı. Apar topar acile götürdüğümüzde, annemin hastaneye yatırılacağı ve benim de refakatçi olarak yanında kalacağım, aklımın ucundan bile geçmemişti.

Neyse ki şimdi gözüm arkada değildi. Çünkü: sonuç “temiz”çıkmıştı. Seviyordum bu temiz sözcüğünü. Bahar gibi kokan bir evi, turp gibi olmayı, işlerin yolunda oluşunu, saflığı, dürüstlüğü daha pek çok şeyi zihnimde çağrıştırıyordu. Çocukken tuttuğumuz günlüklerin klasik söylemiydi “Bana kalbin kadar temiz bir sayfa ayırdığın için teşekkür ederim” diye yazmak. Peki, neden bütün kalpler temiz değildi. Yoksa bazılarının damarlarında sadece kirli kan mı dolaşıyordu.

Düşünce zincirlerimin halkaları arasında dolaşırken doktorun; “Yasemin Hanım iyi misiniz? diyen telaşlı sesiyle irkildim. Gözlerim, bitmek üzere olan bir ampulün can çekişi misali kendiliğinden açılıp kapanıyordu. Derin bir nefes aldım. Kekeleyerek “Ben iyiyim” dedim ama bunun sadece o anlık olduğunu nereden bilebilirdim ki.

“Birlikte karakola gideceğiz. İfadenizi alıp resmi tutanaklara geçirmemiz gerekiyor. Olayın rengi belli olana kadar da sizi gözlem altında tutmamız gerekebilir.”

Polis memuru Bilal, beynimin tam ortasına ağırlığını kaldıramayacağım kadar büyük bir nokta koymuştu. Gözlerime kocaman soru işaretleri, ünlemler asılmıştı. Bu da ne demek oluyordu. Ağzımın içinde beni müdafaa edecek diye bekleyip durduğum dilim de benden yana değildi. Büzüşüp kalmıştı dudaklarımın gerisinde.

Gözlerim, Burak’a çevrildi. Kızıl kafam, sedyenin üzerine bir cenin gibi kıvrılmış, mışıl mışıl uyuyordu. Bilal’in "Hadi acile et! Çocuğu kaldır gidiyoruz” diyen sesi kulağımı tırmalıyordu..

Sanki derin dondurucundan yeni çıkmış yavaş yavaş açılan et parçası gibi hissediyordum kendimi. Gözyaşlarım, uzaklardan gelen bir misafir edasıyla çekingen çekingen akmaya başladı.

O esnada Burak sağa sola kıpırdandı ve "Çişim geldi" dedi utana sıkıla. Bilal, saatine baktı. ’Çattık vallahi! Çişleri, mişleri bitmez artık bunların" diyordu oflayıp puflayarak.

Burak, elimi öyle sıkı tutuyordu ki. Bağırmak istedim :"Bırakın beni gideyim" diye ama adını koyamadığım bir duygu elimi Burak’tan çekmemi engelliyordu.

Muayene odasının kapısının önünde "Burak’ın ailesini ve kimin onu bu hale getirdiğini o kadar çok merak ediyorum ki ama size söylediğim gibi benim olayla hiç bir ilgim yok. Burak, hakkında siz ne biliyorsanız ben de o kadar biliyorum. Benim işim var gücüm var. İki gün sonra mesaiye başlayacağım." dedim yalvaran gözlerle.

Bilal "İtiraz etmeyin lütfen! Prosedür gereği yapılması gereken işlemlerimiz var. Siz de buna uymak zorundasınız." dedikten sonra doktora çevirdi başını ve rapor hazır mı?" diye sordu. Kısa bir süre, bekledikten sonra aldığımız raporla muayene odasından çıktık.

Hastaneden ayrılmadan önce Burak’a tuvaletini yaptırdık ve dışarıya çıktık. Hastanenin arkasındaki park yerine doğru hızlı adımlarla ilerliyorduk. Polis memurunun, sık sık kaçacakmışım gibi kafasını çevirip bana bakmasından huzursuz olmuştum. Ekip arabasına bindiğimizde beklemediğim bir şey oldu. Burak bana "Anne susadım" dedi. Polis memurunun kuşkulu bakışları daha da belirginleşti.

"Durun lütfen! Suçluymuşum gibi bakmayın öyle!" derken Burak’dan medet umdum.

"Burak’cığım biliyorum beni sevdin! İnan ben de seni çok sevdim ama nereden çıktı bu anne sözü!"

Burak’tan hiç ses seda çıkmıyordu. Sözlerime aldırış etmedi bile!" Bu defa polis memuruna döndüm.

"Bakın çocuk bu! Ağzına gelen her şeyi söyler! Öyle bakmayın bana!"

DEVAM EDECEK

Aysel AKSÜMER

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Martılar ve çocuk (5) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Martılar ve çocuk (5) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MARTILAR VE ÇOCUK (5) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
12.12.2011 20:21:46
sevgili yazarım şimdi dört bölümü birden okudum...
roman okur gibi..
seviyorum akıcı ve sade dilini...
çok güzel bir seri..
devamını merak ederek sayfandan ayrılıyorum..
sevgilerimle..
inci*
inci*, @inci-
12.12.2011 10:47:44
Aysel hanım harika gidiyor. Meraklandım vallahi.... Kalemine bereket dilerim.
GÜLDESTE
GÜLDESTE, @guldeste
10.12.2011 18:20:42
10 puan verdi
canımsın ne olur kitap olarak bastır bu öykünü ne olur harika bir çalışma sevgimlesin
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
10.12.2011 18:06:32
Aysel hanım öykü çok güzel ilerliyor ama ancak okuyabildim..Devamını bekliyorum
İyi hafta sonları...Sevgilerimle
atahan
atahan, @atahan
10.12.2011 16:56:15
yazari ve kalemi kutlarim

cocuk özledigi anneyi kadinda gördügü icin; kadinin aci cekmesine ramen bu yalani uzn zaman sürdürürse yazik olur. cocuk gözümden düsecek...

selamlar
Gül Şehri
Gül Şehri, @gulsehri
10.12.2011 13:46:07
Sıkmadan ve derin sözlerle donanarak devam eden yazınızı kutlarım... Devamında buluşmak dieği ile... sevgilerimle...
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
10.12.2011 12:48:27
Aysel Hanım...
Bu eğer yayınlanmamış bir eserse bence hemen yayınevleriyle buluşturun bunu...Daha çok insana ulaşması gereken harika bir eser olmuş çünkü...

Devamını merakla bekliyorum.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
10.12.2011 11:47:10
Hakikaten kelimelerle yoğrulmuşsun yazarım. Okumadığım üç bölümü de okudum. Her zaman söylediğim gibi son derece titiz işlenmiş cümleler. Kendini okutan bir öykü. Kutluyorum sevgili arkadaşım.

Sevgiler.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
10.12.2011 11:07:45
bak şimdi derdin üstüne dert değilmi bu
haydi hayırlısı deyelim
meratayım takipteyim sevgimlesin
cizgilikagit
cizgilikagit, @cizgilikagit
10.12.2011 09:47:09
Yaa biliyordum ben. Demiştim size, korkuyorum polislerden. Ne olacak şimdi?
Siz yazdıkça içimde saklı kalmış fobilerim su yüzüne çıkyor galiba. Haklı olup da buna kimseyi inandıramamak gibi.
Merakla devamını bekliyorum.
Selamlar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL