16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1278
Okunma

Anlamak; yani bilgiyi doğru şekilde beyne göndermek ve beynin kapasitesi ölçüsünde kabul görmesi hali. Kısaca; hepimizin kendimizi bildiğimiz andan itibaren en çok yaptığı iş diyelim.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliği düşünebilme yetisinin olmasıdır. Peki; akıl, mantık ve idrak gibi mucizevi güçleri varken pek çok kişi neden herşeye gözünü ve kulağını kapatır.. Açması gereken büyük bir penceresi varken sonuna kadar açmak yerine neden değil açmak bir de sıkı sıkı perdelerini örter ki işte ben bunu hiç anlayamıyorum.
Acaba gerçeklere adım atmak, karşılaşmak ve onu göğüslemek zor geldiği için mi kolay olanı seçer yani arkasını döner. Yoksaymak, gözardı etmek, kaileye almamak aslında bir aldatmaca değil de nedir? Bu şekilde bir davranış gütmek yanlışı doğru yapmaz ki.. Hatta daha da batağa sürükler insanı..
Maalesef kandırdığı; karşısındaki kişi değil, tamamiyle kendisidir. En büyük yanlışlarından biri de kendini doğrulamak adına yaptığı fikri rötüşleridir. Aslında kendi de bilir gerçek yüzünü ama teknolojinin büyük bir ustalıkla düzelttiği kusurları insanlar karakterleri üzerinde de tatbik etmeye çalışırlar.
Eskiden fotoğraf çekimleri malum bilgisayarlar aracılığıyla olmuyordu. Siyah beyaz çekimlerde tüm doğallığımızla yansırdık karton zemine.. Teknolojinin altın çağını yaşadığı yıllara geçiş döneminde resmi bir evrak için çektirdiğim vesikalık fotoğrafımı teslim aldığımda gözlerim kocaman açılmıştı.. İnanamamış, bir kez daha yakından bakmıştım. O da ne! İki kaşımın ortasındaki benim yoktu.. "Bu resim beni yansıtmıyor" demiştim sinirle.. Benim böyle bir talebim olmamıştı üstelik "Küçüklüğümden beri taşıdığım o benle gayet mesutum ve hiç bir sıkıntım da yok.. Sizi neden rahatsız etti ki?" diye sormuştum.
Gerçekleri resim üzerinde veya sözde yoketmek aslını inkardır. Hele düşünceleri gizlemeye çalışmak ve kendini olduğundan farklı göstermeye çalışmak yanlışların en büyüğüdür.
İnsanı insan yapan en güzel meziyetlerden biri de hatasını kabul etmek ve gerekirse özür dilemektir. Eğer bunu başarabilirse, kendini bir kat daha hafiflemiş hissedecek ve karşısındaki kişinin gözünde bin kat daha yücelecektir.
İnsani ilişkiler zor bir problem değildir aslında.. Elimize kalem alıp hesap kitap yapmamıza da gerek yok. "Hocam! İşlemin şurasına kadar geldim tıkandım sonuca ulaşamıyorum" diyeceğimiz bir durum da yokken maalesef matematiksel işleme dönüştürüyoruz. Ah bir anlayabilsek birbirimizi! Karşımızdakine söz hakkı verebilsek, cümlesini sonuna kadar dinlemeyi bilsek, herşeyi kendimize göre yontmasak, hatamız var mı? diye gece yastığa başımızı koyduğumuzda düşünsek ne kadar da güzel olurdu.
Oysa ki akıl akıldan üstündür. Bizim bilmediğimizi bir başkası bizden iyi bilebilir. Kompleks yapmadan gerekirse kendimizden küçükten de bir şeyler öğrenebileceğimizi kabul etmek bize bir şey kaybettirmez. Hatta kazandırır.
En büyük yanlış, insanların kendini mükemmel görmesidir. Oysa kusursuzluk bir tek Allah’a mahsustur.
Bu vesile ile değerli arkadaşlarım hepinizin mübarek Kadir Gecesini kutluyorum.
Sevgi ve saygılarımla..
Aysel AKSÜMER