14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
927
Okunma

Bir yanda; gözleriyle ellerini kapatanlar, kafasını başka bir yöne çevirerek kaçarcasına uzaklaşanlar, diğer yanda ise, tüm cesaretini toplayıp yerdeki dehşete kıpırdamadan bakanlar...
Bir kısmı ise avazı çıktığı kadar çığlık atıyordu.
Apartmanın altındaki bakkalın; kısa boylu, kırmızı yüzlü ve hafif kilolu oğlu Mustafa tüm soğukkanlığını koruyarak olay mahallinin adres bilgilerini hem polise hem de hastaneye vermişti.. Sokağın başına doğru gitmiş, ambulansın yanlış bir yöne gitmesini engellemek adına sağa sola radar gibi bakıyordu.
Kısa bir zaman sonra, önce polis daha sonra ise ambulansın iç acıtan sireni mahallede yankılanmaya başlamıştı. Mustafa, el kol hareketleriyle işaret veriyor ve dikkat çekmeye çalışıyordu.
Ambulans ve ekip arabası sokağa doğru döndüklerinde, tüm mahalle halkı meraklı gözlerle balkonlara dökülmüştü.
Polis; "hemen çekilin çabuk, inceleme yapacağız" diyerek etraftaki kalabalığı dağıtıyor, esnaf ve görgü tanıklarından ilk bilgileri öğrenmeye çalışıyordu.
Ambulanstan inen ekip seri hareketlerle Onur’un annesini sedyeye yerleştirdikten sonra siren sesleri arasında gözden kaybolmuşlardı.
Onur ise; yığılıp kaldığı balkonun köşesinde yaralı bir kuş gibiydi. Öylece büzüşmüş, iki kolunu birbirine sıkıca kenetlemişti. Bedeni esen rüzgarla sağa sola doğru sallanan bir yaprak gibi titriyordu. Isırmaktan kanattığı dudaklarından tek bir cümle düşüyordu..
- Ben senin çocuğun değildim ama sen benim annemdin! Neden, neden yaptın ki bunu...Hem; ben seni kurtaramadım! Suçluyum, suçluyum!
diyor ve acımasızca yumruklarını alnına ve şakaklarına doğru vuruyordu.
Israrla çalan kapının zili; beynine sinyal veriyor, duyuyor ama vücudunu bir türlü kaldıramıyordu.
Polisler daha fazla oyalanmadan, kapıyı kendi imkanları ile açmışlar ve açık olan balkon kapısına doğru yönelmişlerdi. Onur yavaşça kaldırdı kafasını, beyazı tamamen kırmızıya dönmüş gözleriyle bakarak, konuşmaya başladı.
- Memur bey; annem balkondan atladı ve ben onu çok istememe rağmen kurtaramadım.
Polis:
- Merak etme.. Annen yaşıyordu ve bir ambulansla hastaneye gönderdik. Ama, önce senin güçlü olman ve kendini toparlaman gerek, bak aslan gibi delikanlısın..
diyerek bir eliyle Onur’un sırtını sıvazlıyor diğer eliyle de destek vererek yerden kaldırmaya çalışıyordu.
Onur:
- Yaşayacak mı annem?
diye ağlamaktan kısılmış sesiyle sordu.
Polis:
- Şimdi seni biraz misafir edeceğiz. Önce bir hastaneye gidelim. Durumun hiç iyi görünmüyor sonra da ifadeni almak zorundayım?
dedi..
Tam kapıdan çıkarken Polisin telsiz telefonu çalmaya başladı.
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
24.05.2010