Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Göktürkmen
Göktürkmen

ANLAM SARKACI -2-

Yorum

ANLAM SARKACI -2-

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1638

Okunma

ANLAM SARKACI -2-

ANLAM SARKACI -2-

Aklımda, hep insan tanımından çıkışımız var !

Akılsızlaşmanın getirisi, demek ki tanım dışına toplu halde iltica oluyor...

Akılsızlaşan, insan tanımından insanımsılığa rücu eden ve elbette insanımsılığı, insan tanımına tercih eden türü; hangi kalıpta değerlendiriyoruz o vakit ?

Bu tür, acı çekmeye; akli tercihli bir davranış biçimiyle, belirgindir.

Sevgiyi kalbinde, soyut ve dejenere bir aşk anlayışıyla, sadece duyumsuyor.

Aşk, somut duyumsal yoğunlukda mı yaşanmaktadır o zaman; yoksa düşünsel temelde mi ?

Aklıma hep insanlıktan çıkışımız ve bununla hep ters orantıda giden, aşkın; iktisat formüllüyle yazarsak, arz- ve talebindeki çokluktan-yokluğu takılı kalıyor.

İnsanlıktan çıkıyor, akılsızlaşıyor ve sevgiyi kalbe indirgiyoruz, burada kalmıyoruz ama ...

Şöyle devam ediyor dizgemiz:

Acı, kalbimizde kalmalıyken akıl düzlemine taşınıyor ve yaşanıyor. Aklı bozuculuğu ve insanı tanım dışına çıkarışı, yani insanımsı ediciliği bundandır !

Aklımın iliklerine hep insanlıktan çıkışımız işlemiş ve işlemeye de devam ediyor !

İnsanımsı oluşumuza delildir sevgiyi kalbi ve bol bol aşklarla bilişimiz, oysa aklidir sevginin gerçeği.

Acı, aklı aşkla bozuyor diyebiliyorum !

Kalbi ve akli mekanlar karışıyor, zaman kavramını değerli bilmeden; işte allak bullaktır vicdan zirvesi de bu sebepten...


İnsan ve insanımsı farkı demiştik ya hani ?

Bu iki türün; aşk ve sevgi - algı ve de olgu eylemselliğini bulgularıyla öne sürdük. Şimdi de bunları temellendirmeye ve açıklamaya çalışalım.

Bu türlerden ikincisini, türev olandan özgürü yani insan olan, kendisini köle veya böcek gibi hissedenin de (insanımsı) olarak anlaşılmasını kastediyorum.


Aşk teoriktir bence...

Gerçek sevgi saygılıdır oysa ve diyaletik, kalıcı bir karakteristiği vardır...

Saygısız bir sevgi türü olararak niteleyebildiğim genel kabul aşkın pratik zıtlığı gibidir, diyebiliyorum.

Sevgidendir aşk, türevdir de diyebiliyoruz.

Aşktan sevgi türev değil !

Özgür ve insan tanımında olanların yaşayabildiği zaman ve mekanlarda varlığından söz edilebiliyoruz, saygılı ve sevgi türevi bir "aşk" kavramından...

Köleler ve böcek atmosferi hissinde yaşayanlar kendini kandırmasın, onların aşkı olmuyor !

Veya oluyor da; saygısız, akılsız, sadakatsız ve vicdansız bir sevginin "aptal aşkı" biçiminde olabiliyor.

Marazi bir beynin, ubus ve ucub "aşk" hastalığını; kalbe beyin, beyne kalp işleviyle öngörmek ve birde bunu normal bilmek; emperyal aklın hizmetindeki moronların isteği türden aşk olmalıdır !

Marazi bir aklilik ve farazi bir kalbiliğin enlem ve boylamlında yol alan(!) bir "gönül insan"ını tanımlıyoruz, hiç de kolay değil...

Aslında tanımlayamıyoruz, ne kadar ilginç değil mi !?

Tanımlayabilmek; düşünebilmek dizgesinin ve devrimci bir elamanıdır; tanımlanamayan da gerici ve tutucudur bu yüzden !...

Bu ve benzeri tiplerde saygılı sevgi (aşk) verilerini aramak, yine bu gerekçelerle karmakarışıklığın makûlu olup, mantıksız şeyleri son derece normal bir şekilde istemeye benziyor…

Hayatın anlamı: Bölümsel insan önermelerinin birinde takılıp kalanlar için belirsizlik burcunda salınmaktır.

Anlam sarkacında salınmak değil !

Kimbilir ve belki de en cevabı bilinen sorulara, "sormak" zavallığıdır, bu türden bir belirsizlik !

Bilinene ve sorulara sormak; belirsizliktir evet !

Akıldan, bilgi birikiminden, bilinç eyleminden ve vicdandan uzaklaşıp, bilineni bilinmezleştirmektir, hatta…

Bu hale ilahi veya tasavvufi aşk anlamı yüklemek, cinsel yoğun (geçici) tutkuya "aşk" demek; bilineni bilinmez kılmaktır, işte bu sebeplerle !

kabul edelim ya da etmeyelim, insanımsı tasvirindeyiz, bunu yapıyoruz...

Zamane aşkları, kalıcı ve gerçek sevgiden farklılaşıp bu hale dönüştüler diyebiliyorum.

Ya da şunu söyleyebiliyorum; ülke sömürgeleştirilirken ülke bireyleri de beraber sömürgeleştiriliyor.

Aynı doğrusallıkta giden bu iki olguyu, birbirinden ayrı düşünemiyoruz...

Böyle düşünen, bilmeli ki; açık düşmüş haldedir.

Kendine, diyalektiğine ve estetiğine ve de diyaletiğine çok ama çok dikkatli baksın şeklinde, önerebiliyorum !

Bu hal-i pür melal, oldukça düz bir mantıkla dahi bakılsa, herkesin kolayca görebildiği, "göreceli" bir gerçektir oysa...

Önermeyi sömürge tipi insandan, işbirlikçileri bir yana koyarsak; sömürge tipi anlam ve sömürü tipi "aşk"lara kadar ilerletebiliyor hatta vardırabiliyoruz.

Durumumuz bu, konumumuzsa buna çözüm bulamamışlığın halidir !

Bu haldeki "insan" tanımlayabilir mi peki ?

Konum/durum/tanım dizgesi oluşturmaya çabalıyorum.

Tanımlama güçlüğü çektiğimizin farkında mısınız ?

Öyleyse "belirsiz" olanı, tanımsız olandır şeklinde savlıyorum!


Cevaben ve devamen:

Demek ki ‘anlam ve aşk arayışı’ feci bir şekilde karışmış haldedir !

Karışımdan mamül/ürün ’yaratık’ olarak ise; beynin boklaşıp ve yüreğin tezekleşmesi gibi bir asal önermede bulunuyorum !

Tezekyürek ve bokbeyin madde ve mana muhtevasındadır (!) insanımsı !!!

Diğer vücut bölümleri de elbette boşaltılmış, içi samanla doldurulmuştur !

Hani av hayvanlarını, gösterişli biblomsular halinde dolduruyorlar.

Albenili vitrinlerde sergiliyorlar ya ?

Onlarca benzetebiliyorum...

Saman, bok ve bunlardan kurutulmuş mamül bir ürün olan tezek... Ve bu dolgu biblomsudan mamül, yaratık insan(ımsı)...

Bu tür/türev yaratık bir insanımsı için böyle bir dizge, oldukça mantıklı bir dizgedir öyleyse !

Saman-adamdır, zaman da insanımsı denen; vesselam...

Hey ! Aptal ve akılsız "aşk", geldinse üç kez tahtaya vur ...

Bunca anlamsızlık, böceklik ve insan tanımı dışına çıkılmışlıkta, nasıl ve ne kolay yaşatabiliyorsunuz beni(!) diye de sor en azından ?

Öyle ki; istismar ve istihzaz; asla sende barınıyor olmasın, anlayan anlasın !

Demek ki neymiş ?

Köle ve böcek koşut/ boyutunda yaşayıp hissedenler" aşık" olamıyor...

Benzeri bir tipoloji mevcutsa eğer, bu durum; sömürge tipi aşık ve aşkın arz-ı hali olmaktadır !

Marazidir, anomali halidir aşkın !

Öyleyse "aşk" değil, ağlaksılıktır bu ve sevgisizliktir !

Kendine acı vermek şeklinde bir sevmek mi, karşısındakine en büyük aşağılamayı yapmanın halidir!


Ey "a ş k" !..

Her nerede isen gel ve üç kez, insanımsının tahtalaşmış veya taşlaşmış kafasına vur !

İnsan tanımında, akıl/kalp ve vicdan bütünseli(ği)nde salınıp duran bir sarkacın, eylemini arayan anlamı olarak !..


Ocak-2014
Ahmet Kutlu Ayyüce

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Anlam sarkacı -2- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Anlam sarkacı -2- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ANLAM SARKACI -2- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
12.2.2009 23:58:23
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygıyla.

Göktürkmen tarafından 3/7/2009 2:00:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
emine pisiren
emine pisiren, @eminepisiren
12.2.2009 21:51:24
"...Sen iyi misin !

Kâlbin aklı var mı? Aklın kâlbi ya da? Saygı nerede bulunur sence ve sevgi nice de?

Kaldı ki a ş k öyle mi !

Benzettiğin imgeler aslında simge ve o kadar çok güdüye benziyor ki; bilirsin, güdü hayvana yakın zaaftır. Zaaf insanı dağıtan, ömürden israftır.

Simgecisin, imgeyle karışmış... Aşkçısın, güdüyle karıştırmış... İnatçısın, ilke ile karışmış..

En komiği ne biliyor musun halinin? Hiç bir verili değerini aklının ve yüreğinin, kısaca ; hiç bir verili değerini varlığının kendi amacında kullan(a)mıyorsun !..

Ve sen a ş k(ı) bilirim diyorsun öyle mi ? Sevgiyi ya peki !

Sen böcek hisseden ve doldurulmuş, ey biblomsu saman -adam veya madam- : Emin misin, kendinde misin?

En önemlisi, hakikaten ve gerçekten iyi misin ?!"

Sevgili Göktürkmen,

Yazını büyük bir dikkatle okudum. Gözlerime inanamadım ve tekrar başa döndüm, yeniden okudum. Olmadı bir daha, apar topar başa geldim, yeniden sindire sindire okudum.
Peki, bu kadar çok okuma isteğim nedendi?
Ben, genelde çok haz aldığım ve lezzetli bulduğum bir yiyeceği yerken; bitmesin isterim. Hani çocukluğumuzda pamuk şekerleri ve elma şekerlerini yerken, o tadı sürekli damağımızda hissederiz ya, işte öyle bir duygu seli ile sevgili Gökberk beyefendinin yazısını, iştahla okudum.
Finale geldiğimde bastım kahkahayı.
Sevgili yazarım, akıl çekmecesinden kalem ucuna akıttığı bilgilerini, ustalıkla kullandığı gibi mizahi bir uslup ile sözcüklerle dans etmiş satır aralarında.
Doğruları ile harmanlamış zekasını.
Gerçekten çok beğeniyle okudum. Mantığıma eşuyum bir yazı okudum.
Dizelerimizde ve yazılarımızda bizler ne kadar reeliz?
Yazarımızın bam tellerimize dokunması, cesurca hem de...Hoşuma gitti bu asi tavrı da...
Tebrikler. Yürekten alkışlıyorum kendilerini...

Sevgi ve saygılarımla..
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
7.2.2009 19:45:17
Akıl-kalp,vicdan.. Düşün-duygu, yargı.


Siz; gönül adamı, kalp herşeyi bilir çözer, bitti-gitti deyip geçiyorsunuz.

Zaten bana hitap etmiyormuş. Dinselin biri öyle dedi.. Ben "yankı vadisi" mi oldum nedir ?

:))

Teşekkürler "laledevri"

Göktürkmen tarafından 2/8/2009 12:46:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
laledevri
laledevri, @laledevri
6.2.2009 16:56:31
10 puan verdi
Kalp akla hükmederse aptallık mı?
İlle mantık olabilmesi için akli davranmak lazım, yani?...
Kalp değil midir bize insanlığımızı hatırlatan ve akıl değil mi vicdanımızı çok yerde susturup insanlığımızdan uzaklaştıran? Bizi kendi çıkarımız doğrultusunda yönlendiren.
Kendi doğrusunu zorla kabul ettirmek isteyip var olmayanı somut diye gözümüze sokarak aklını kullanan sahipler iyi misiniz? ve köle nitelediğiniz aslında köle kadar sahip olamadığınız benliğinizden ne kadar haberdarsınız ve daha ne kadar aklınızı kullanarak ben dediğinizi mantığınızla yönlendireceksiniz?O benliği tatmin etmek için böcekleştirdiklerinizi vicdanınızda muhasebe etmeyi denediniz mi sahip, peki siz neye sahipsiniz?
Ya sevgiyi bilmek, biriktirmek...
Ve dermiyiz bende var olan sevgi eksiği olanlara da faydalı dağıtalım hayrımıza pay niyetine?
benim düşüncelerimde böyle dile gelsin.
BLUEfairy
BLUEfairy, @bluefairy
6.2.2009 14:11:45
Sayın üstad,

bu kadar zor yerinden sorulur mu şimdi?
Hangi mantık, hangi algı ve en önemlisi hangi reel yürek,
düşünsel göz cevap verecek bunlara?

dersime çalışmamışım hocam, sınıfta kaldım...

Güçlü kaleme sağlık...
Etkili Yorum
Toynak
Toynak, @toynak
6.2.2009 10:41:46
sor
sorgula....
aşk ile sevgiyi
et ile kemiği karıştırdıkları gibi karıştırsınlar...
hangisi evla..
olmayan şeyin varlığı mı bütün mesel...

içimizdeki saygı
içimizdeki var oluş güdüsü değilmidir sevgi?
çevremiz alabildiğince mankurtlarla dolu.
o kadar çok şey unutulmuş ki
bizde yitip gitmişiz arada
ve bu çırpınış biraz onun içindir
yarınlara bir sevgi bırakmak
kendisini sevmeyen insan(narsist anlamında değil)
baaşkalarını nası sevebilir?

kutlarım...
çok yordu beni sabah sabah ama değdi anlamını içimde pekiştirmek
sevgilerle kal kardeşim...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL