Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
Halit Durucan
Halit Durucan
@halitdurucan

İlahi Yasalar

13 Şubat 2025 Perşembe
Yorum

İlahi Yasalar

( 4 kişi )

2

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

140

Okunma

İlahi Yasalar

İlahi Yasalar

İlahi Yasalar

Günümüzde Müslümanlar, ezbercilikten çok memnun görünüyorlar. Her Müslümanın evinde kadife kılıflar içinde Kuran bulunur ve en yükseğe asılır. Özellikle dini günlerde hatimler indirilir ve ardından hemen hatim duası yapılır. Hâsıl olan sevaplar, hatime katılanların bütün ölmüşlerine, şehitlerimize bağışlanır. Hatm-i şerif hürmetine ölmüşlerimizin günahlarından kurtulacağına inanılır. Ancak ne yazık ki, kadife kılıflar içine sardığımız Kuran’ı anlamak için herhangi bir çaba göstermezler. Arapça okuduğunu söyleyenlere sorulduğunda hiçbir şey anlamadığını açıkça söylüyorlar ki, bunu çok zaman kulaklarımla işittim. O halde, inandığımız dinin vaazlarını daha iyi anlamak için neden Türkçe mealleri okunmuyor? Kuran’ı anlamadan okumanın insanlara ne faydası olabilir ki? İnsanlar bunu halen anlayabilmiş değil! Hal böyle olunca; Kuran’dan uzak ama Kuran’a yakın olduğunu söyleyenler sağda-solda dolaşan ve camilerde fetva veren imamların din adına söylediklerinin din olduğuna inanıyor ve hiçbir şekilde soru soramıyor! İşte dinde yozlaşmalar bu zihniyetle başlıyor

İslam dininde halen açıklanamayan ve tartışma konusuna dönüşen çok önemli başlıklar var. Olaya mezhepler yönünden bakarsak sorun kalmaz. Zira insanlar, hangi mezhebe inanıyorsa kendi mezhebinin içtihatları ve dini açıklamaları makbuldür, diğerleri batıldır! Mezhepler arasında çeşitli konularda çatışmalar sürüp gidiyor. Tartışmalı konulardan bazılarını sıralayıp, içlerinden sadece kader konusuna okuduğum ve anladığım kadarıyla değineceğim.

-Abdestli olan kişinin herhangi bir yeri kanarsa abdest bozulur mu?

-Sakız çiğnemek, denize girmek orucu bozar mı?

-Kedi ve köpek gördüğümüzde ya da dokunduğumuzda abdestimizi tazelemeli miyiz?

-Bir erkeğin eli bir kadın eline değdiğinde abdesti bozulur mu?

-Gusül abdestiyle namaz kılınabilir mi?

-Hz. Muhammed’in tasvirlerinden resmini çizmek günah mı?

-Kader değişmeyen Allah’ın takdiri mi, yoksa kaderden ne anlamalıyız?

-Faizle kredi çekip haç görevi yerine getirilebilir mi, kurban kesilebilir mi?

-Her Müslüman için Hz. Muhammed şefaat edecektir. Böylece cehennem ehli Müslümanlar cennete girecek.

-İmam, defnedilen ölü ile talkın vererek konuşuyor mu?

-Namaz üç vakit mi, yoksa beş vakit mi?


Tüm bu tartışmalar, mezhepler ortaya çıktığı günden beri amansız bir şekilde devam ediyor ve her mezhep imamının ciltler dolusu yoruma dayalı açıklamaları var. Ben mezheplerin tüm izahatlarının kendi yorumları olduğunu biliyorum o sebeple mezheplere mesafeli kalmayı tercih ediyorum. Zira Müslüman olmak ve İslam’ı anlamak için herhangi bir cemaate, tarikata ram olmaya gerek yok. Müslüman olmanın şartlarını geniş anlamda Kuran ne güzel belirlemiş. Allah’ın temel emir ve yasaklarının toplamı yüz on üçtür: elli yedi emir ve elli altı yasak vardır; her biri muhkem ayetlerdir. Yani okunduğunda tartışılmaya gerek olmadan anlaşılan ayetlerdir. İşte bu sebeple herhangi bir mezhebe, tarikata ve cemaate ihtiyaç duymuyorrum. Hatırlayalım: “Ey müminler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın size olan şu nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşmandınız; derken Allah kalplerinizi kaynaştırdı da O’nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ali İmran-103.


Ayetten anlaşıldığı üzere kurtuluş sadece Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla mümkündür. Bu ayette ve devam ayetlerde de kurtuluşun mezhep, tarikat ya da cemaat gibi yoruma dayalı dini kaynaklarda olamayacağı çok açıktır. “Ayrılığa düşmeyin” uyarısı da bana göre mezheplerin Müslümanları birbirinden ayırdığı, bu ayrılığın savaşlara ve kardeşin kardeşi katletmesine sebep olmaktadır. Kuran, birleştiricidir. Tek rehber de Kuran ve Hz. Muhammed’in o temiz ahlakı ve Kuran bütünlüğü içindeki hayatıdır. Bu sebepledir ki; kendisine “yaşayan Kuran” denilmiştir. Gerisi benim için safsata.

Kaderi nasıl anlıyoruz?

Birkaç örnek verelim:

Evlilik bir kader midir?

Yüce Allah insanlara aklı neden verdi? İnsanoğlu aklı sayesinde yaratılmışların en şereflisidir. Akıl, insanı düşündürür ve araştırmaya yöneltir. Doğru ile yanlışı, hak ile batılı görmemize ve tedbir almamıza vasıtadır. Şu ayete dikkat edelim: "Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır. Yunus Suresi-100 Bu ayetten şu sonucu çıkarmak çok mu zor? Aklını kullanmadan, etraflıca düşünüp tedbir almada bir iş yapılırsa iş sonunda türlü felaketlerin yaşanması bana göre insan üzerine pislik yağmasından başka bir şey değildir.

Bu ayet muhkem ayettir. Okuduğumuzda bize ne söylediğini hemen anlarız.

Evlilik konusunda da bir genci hiç düşünmeden evlenmesine razı etmeye çalışmak aklı yeterince kullanmamak anlamına gelir. Körü körüne yapılan evliliklerin sonuçlarını hem geçmişte hem de günümüzde görüyoruz. Yüce Allah, “falan kişinin filan kişiyle evlenmesini elestte ben takdir ettim ve bu böyle olacaktır” şeklinde bir ayet-i kerime yoktur. Kişiler birbirini beğenmiş ve birbirinden emin olmuşlarsa evlenmeye karar verirler. Bu tercihi Yüce Allah kullarına bırakmıştır. Alınan kararların ve yaptıklarının sonuçlarını da kişiler kendileri yaşarlar.

Haksız yere insan öldürmek:

Maide Suresi, 32. ayet:

“Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.”

Bu konuyla ilgili çok açıklamalar işittim ve okudum. Bir kişi, bir kişiyi öldürdüğünde insanlar “kaderi böyleymiş, elden ne gelir?”, “Allah ın takdiri böyleymiş”, “alın yazısı böyleymiş” gibi açıklamalar ve yorumlar yapılır. Şayet bir kişi Allah’ın emriyle bir kişiyi öldürmüşse kişi işlediği cinayetten sorumlu tutulamaz. Zira Yüce Allah böyle istemiştir, gibi bir sonuç çıkıyor. Bu durum, hem akla hem de Kuran ayetlerine ters düşüyor

Bu ayet de muhkem ayettir. Okunduğunda, haksız yere insan öldürmenin çok büyük günah olduğu derhal anlaşılıyor. Yani Allah, “şu kişi şu kişiyi öldürecek, ben böyle istedim” gibi bir ifade yok. Yüce Allah insanları akıllarıyla, düşünceleriyle ve vicdanları ile baş başabırakmıştır ve kişiler yaptıklarıyla sorumlu tutulmuşlardır.

Okuduğum kitaplarda “adam öldürmeyi” Allah’ın takdirine bağlayan iktidara gelen Muaviye oğlu Yezid’dir. Kerbelâ’da Hüseyin’i şehit ettikten sonra Müslümanların yoğun tepkisiyle karşılaşmış. Bu tepkiyi bertaraf etmek için sarayındaki hadisçi takımına konuyla ilgili bir hadis yazmalarını istemiş. Hadis yazılmış ve Yezid, Kerbela olayını şöyle izah etmeye çalışmış: “Onların kaderi böyleymiş. Onları ben öldürmeseydim aynı akıbeti zaten yaşayacaklardı…” Sanırım bir takım din adamları bu uydurulan hadisi meşru görüyorlar. Bu uydurulan hadis, ülkemizde meydana gelen depremlerde, yangınlarda ve sel baskınlarında sıklıkla kullanılmıştı. Depremin Allah’ın takdiri olduğunu ileri sürüp işin içinden çıkmıştı bugünkü muktedir efendiler! Oysa insana düşen görev, depremler ve daha başka doğal olaylara karşı akıllarını kullanarak önlem almak ve insanların ölümünü engellemektir. Hiçbir önlem almayıp, faturayı Yüce Allah’a kesmek ne kadar insani, ne kadar İslami bir durumdur, bunu da insanların takdirine bırakıyorum.

Şu ayete dikkat edelim: “Allah yine de yaptığınız kötülüklerin çoğunu affeder. Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle kazandıklarınız (yaptıklarınız) yüzündendir. Allah çoğunu da affeder. Bu ayet Bakara 2:155, Nisâ 4:62, 79, Kasas 28:47, Rûm 30:41 ve Şûrâ 42:48. ayetlerle okunmalıdır.

Şahsen ben bu muhkem ayetlerde mutlak bir kader göremiyorum. Burada akıllarını kötü işlerde kullanan ve hiçbir tedbir almayan insanlara dikkat çekiyor. İyilik yapanlar da yaptıkları iyiliğin karşılığını göreceği anlaşılıyor. Yüce Allah, “ben şu kullarımın kötülük yapmasını istedim ve onlar da benim isteğimle bu kötü işleri yaptılar” demiyor. Ya da “ben şu kullarımın hep hayır yapmasını istedim onlar da benim isteğimle hep iyilik yaptılar” demiyor. Tekrar etmek gerekirse, Yüce Allah, insanları iradeleriyle, akıl, fikir, eylem ve düşünceleriyle baş başa bırakmıştır. “Her insan ne ekerse onu biçer” konu bu kadar basit.

Kaderin değişmeyeceği yönünde de yorumlar vardır. Elbette buna katılırım ancak başka yönden bakarım. Kâinatın belirli bir düzen için de döngüsünü sürdürmesi Allah’ın “külli” iradesinin yani yüce ilmiminin sonucudur. Mevsimlerin ardı ardına gelmesi, güneşin doğup batması, yıldızların ve ayın kendi vazifelerini yerine getirmeleri. Doğal olayların peşi sıra meydana gelmesi değişmeyen kaderdir. Doğum ve ölüm değişmeyen kaderdir. İnsanlar, hangi anneden ve babadan doğacağına ve hangi coğrafyada dünyaya geleceğini takdir edemezler. Bu Yüce Allah’ın takdiridir.

Hülasa, konuya Kuran ışığında baktığımızda her şeyin çok açık anlaşılır olduğunu görebiliriz. Mezheplere, tarikatlara ve ne idüğü belirsiz sözde din adamlarının kendi sanılarına göre yaptığı açıklamalara itibar etmenin gereği yok. Kuran bize yeter, diyerek konuyu tamamlıyorum.





Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

İlahi yasalar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İlahi yasalar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İlahi Yasalar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
13.2.2025 21:51:58
5 puan verdi
Hislerime tercüman olan haklı sitemlerle yazılmış, duyarlı paylaşımınız için gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım.
Makale paylaşımları özellikle dinî konularda ise daha da fazla emek ve çaba gerektirir yanlış anlaşılmaya yol açmamak için.
Gerçek anlamda din adamı, vaizlik görevinden emekli bir çok kişinin bu kalitede bir paylaşım yaptığına şahit olamadım bu anlamda sizi yürekten kutluyorum.
Anlatmak istediğiniz şeyler çok net anlaşılıyor.
Yazılarınızı mümkün olduğunca okumak isterim, emek verilmiş ve çok yararlı olduğunu düşünüyorum.
En kalbî selam, sevgi ve saygılarımla.
Berat kandilimiz mübarek olsun!
Etkili Yorum
eminnur acar
eminnur acar, @eminnuracar
13.2.2025 16:58:13
5 puan verdi
Kutluyorum, uyarıcı yazınız için, çok haklısınız, 45 senedir bunlarla uğraşmaktayım, çevreme dinimizin çok güzel olduğunu,Allahın bize dünyayı kullanma kılavuzu olarak bu kitabı vahi, şeklinde, sayfa olarak biliniyordu, Peygamberimize Yalnızken, yani mağarada, çünkü mağarada tek başına sadece kendi içini görür, Yaratan ile bağlantı urulur, hurafeler, adetler, din değildir, bir insanın imam olabilmesi içinde en az dört üniversite okuması lazımdır, her soruma cevap verebilmek için ilim sahibi olmalı, Matematik, biyoloji, psikoloji, felsefe mesela, gençlere günümüzün anlayış seviyesinde doğruları izah edebilmeli, motive edip kendisi örnek olmalıdır, Peygamberimiz gibi, o kadar yanlış var ki, anlat anlat bitmez, Sizin gibi değerli insanlar artık konuşmalılar, gerçekleri anlatmalılar, eskiden hocaya birşey sormak günah demişler, ben hocaya sordukça yanımdakilerin yüzü kızarırdı, bu nasıl bir anlayış günahmış , günahın neden günah olduğunu neden sevap olduğunu biliyorlarmış gibi ,Allah sizden Razı olsun ne kadar çok doğrular anlatılırsa beyinler gerçeklere yönelir, Kadir gecesinden başka da özel gün yoktur
Selam ve Saygılarımla tekrar teşekkürler,
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ