4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
482
Okunma

Doğumevlerinde anamız domur domur terlerken, babalarımız heyecanla volta atar koridorlarda. Ebenin:
“Gözünüz aydın “Bir oğlunuz ya da, bir kızınız oldu“ müjdesiyle gözleri ışır. Dünyaları sahiplenir.
Bazen de;
Köyün ya da kenar mahallenin yaşlı ebelerinin deneyimli ellerinde geliriz Dünyaya.
Bazı evlerde de sevinilmez doğumlara:
“Bu kaçıncı be karı. Doğurma artık” denilir. Suçlanır kadınlar.
“Ben bunları anamın evinden getirmedim ki.” Diyemezler, susarlar.
Yanaklarımız pamuktur. Gözlerimiz ışıktır. Analarımız canlarından can verirler. Önce sürünürüz, sonra ayağa kalkarız. Kollarımızı açar, seviniriz yürüyoruz diye. Günler günleri, yıllar yılları katar önüne. Serpilir büyürüz.
Okullara gider, kendimiz oluruz. Öğretmenlerimizin verdiği ödevleri yazarken, yüreklerimize batırır elimizdeki kalem sivri ucunu:
” Sen en çok Türkçe öğretmenini seviyorsun. O da seni seviyor. Sana Kitaplar veriyor okuman için. Okudukça yazma duygun depreşecektir. Okuyacak ve yazacaksın. Bana görevler vereceksin “der.
Başlarız yazmaya,
Görürüz gördüklerimizi, duyarız duyduklarımızı, okuruz okuduklarımızı yazarız.
Bazen eskilere döner anılarımızı, bazen hayaller kurar hayallerimizi yazarız.
Bu bazen mizah, bazen dram, bazen şiir olur.
Yazdıklarımızın edebi değeri olsun, olmasın önemli değildir.
Önemli olan edebiyata verdiğimiz emektir. Hizmettir. Hizmetçiliktir.
Önceleri beğenmezsin yazdıklarını. Yırtarsın. Tekrar tekrar yazarsın. Zamanla olgunlaşırsın. Yazdıklarım okunsun, duygularım paylaşılsın istersin.
Bu tatlı hastalığa tutulmuşsundur bir kere
Yazmaktan vaz geçemezsin. Sait Faik gibi:
“Yazmasam deli olacağım” dersin.
Edebiyat; yedi sanat dalından biridir. Hayatla sanat arasında derin ve efsunlu bir ilişki vardır. Hayata farklı bir açıdan bakmaktır yazmak. Sıradan olayları görmek, göstermektir. Buz üzerindeki zamanla kaybolacak izleri kaydetmektir. Geçmişi zamana taşımaktır.
Ya tavsiye, ya da tesadüf bu siteye düşer yolun. Önceleri okey masalarındaki yancı gibisindir. Sonraları, okunur, yorumlar alırsın. Okuyanlarımız, okuduklarımız, takip ettiklerimiz olur. Bizler farklıyızdır. Ayrıcalıklıyızdır. Diğer insanlara benzemeyiz.
Ömür süreli, ölüm kaçınılmazdır. Doğar palazlanır ihtiyarlar ve ölürüz. Deprem, sel, kaza, hastalık olmazsa bu hep böyledir.
Yazdıklarımız kalemlerimizin izi, yüreklerimizin sesidir. On gün, on ay, on sene belki de daha fazla yazdıklarımız burada kalacak, isteyenler yine açıp okuyacaklardır.
Hadi geçin klavyenin başına.
Yazın.
Yazın.
Yazalım…