13
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1070
Okunma


Öyle başlanır hayâta. Dört ayak sürünerek…
Sonra palazlanıp ayağa kalkılır. Adımlar kısa, yürüyüşler uyumsuzdur.
Yürünür, koşulur. Kızlar kırlardan papatya toplar annelerine. Erkekler sokak aralarında top kovalar işareti taş olan kalelere gol atarlar. Kışın kartopu oynarlar arkadaşlarıyla.
”Daha dün annemizin kollarında yaşarken” Okula başlanır
.
İlkokul, ortaokul, lise…
Kızların göğüsleri tomurcuklanır, erkeklerin bıyıkları terler
Kanlar delirmiş, delikanlı olunmuştur.
Ana, baba, kardeş sevgisinden başka sevgi odacıkları oluşur yüreklerde. Gözler mavidir, yeşildir, elâdır. Diller tatlıdır. Bakışlar oktur, saplanır yüreklere…
Ya sınıfın, ya da mahallenin en güzel kızına, en yakışıklı delikanlısına âşık olunur.
Evlerden kaçıp, pastanelerde buluşulur.
Mürüvvetten söz açar anne babalar. “mürüvvetini göreyim, evlen”
“Muhallebinin şekeri azdı, pirinç de kalitesizdi” deyip sudan sebeplerle ayrılmamışsalar, kader de yazılmış ise şayet evlenirler.
Gözlerdeki mavinin rengi uçmuş, dillerin de tadı kaçmışsa da ayrılırlar.
Oğlan askerden gelir. İş bulunur, aş bulunur.
Görev annelerindir.
Oğlanlara kız bakılır. Kızlar süslenir düğünlere götürülür. Görülsün, gelinsin istensin diye.
Pazarlıklar yapılır. Kararlar verilir.
Erkek de, kız da hayatlarının en önemli imzalarını atarlar nikâh defterine.
Salonlar tutulur. Düğünler kurulur. En güzel giysiler giyilir. Kadınlar, kızlar oyuna kalkar.
“Erik dalı gevrektir, basmaya gelmez. Elkızı naziktir küsmeye gelmez.”
Köyde, kasabada ise davul zurna ile olur düğünler.
Davulcunun uyumlu tokmak sesine, zurna eşlik eder. Sesler nağme olur göğe ağar.
Delikanlılar halaya durur. Yavuklulara kaçamak bakışlar...
Düğün biter.
Evlenmişlerdir artık. Evlerine giderler.
Yeni bir hayat başlar.
Kadın erkeğin eşi, erkek kadının beyidir.
Üç dönem, dört mevsimdir ömür dediğin…
Âşıklık, karı kocalık, hayat arkadaşlığı.
İlkbahar, yaz, son bahar, kış,
Hayata sürünerek başlayıp, uzun süre iki ayak üstünde kaldıktan sonra, saçlar ağarır, gözlerin feri kaçar. Beller bükülür, dizlerin dermanı kesilir.
Dört, iki üç. Üçüncü ayak bastondur.
Sonra sıfır. Hiç yürünemez yataklara düşülür.
Oğlan, kız, gelin, damat. Onlar başka yerlerde, başka havadadırlar.
Hayat arkadaşındır başucunda olan. Ya da sen onun başucunda.
Ömrün son şarkısı sala okunur minarelerden. Ya senin içindir, ya da hayat arkadaşının...
Yalnızlığa dayanılmaz. Fazla da beklenmez. Çok sürmez. Gidilir gidenin ardından.
Böyledir ÖMÜR DEDİĞİN…