11
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
939
Okunma


Beyin:
“Eski günlerimi mumla arıyorum. Ne kadar rahat, ne kadar huzurluydum. Nereden çıktı şu İnternet? Bana rahat yüzü yok. Devamlı meşgulüm.”
Hava sıcaktı. Balkona çıktı. Bir sigara yaktı. Son gelen zamdan sonra içen vardı içemeyen… Bıraksa mıydı acaba? İki dostunu hatırladı. Birisi bırakmış, diğeri bırakma niyetinde değildi. Gülümsedi.
Arkasında ısırılmış elma resmi olan telefonunu eline aldı. WhatsApp’ tan beş duyu organına mesaj gönderdi.
“Çabuk buraya gelin”
Anında beş gülücük işareti. Ve gelen cevap:
“Sayın beyin nereye geleceğiz ki? Zaten aynı vücuttayız ya.”
Beyin bu cevaba bozuldu:
“Tamam anladık. Ukalalığın gereği yok. Sırayla görevlerinizi anlatın. Önce sen anlat Göz.”
Duyu organları boyunlarını sağa sola salladılar. Cık cık ettiler.
“Yakında bu sıyırır sa şaşırmayalım.” Dediler. Beyin duymadı. Yapacak bir şey de yoktu. Emir büyük yerdendi.
Göz:
“Sayın beynim. Ben canlı cansız bütün cisimleri görür size iletirim.”
Kulak:
“Ben de havadaki titreşimleri sese dönüştürür gözün yaptığı gibi size duyururum.”
Burun:
“Benim görevim iyi ya da kötü kokuları algılayıp size bildirmektir.”
Dil:
“Ben de acıyı, tatlıyı öğrenirim.
Deri:
“ Ben soğuğu sıcağı, serti yumuşağı bilirim.”
Beyin aldığı bu cevaplarlardan tatmin olmadı. O başka bir şey arıyordu.
“Hepiniz gereklisiniz. Ancak; çok önemli ve gerekli bir duyguyu hiç biriniz yerine getiremiyorsunuz.
Görmeseniz de, duymasanız da, koklamasanız da, sarılıp terinin tadını almamış olsanız da o duygunun adı:
DOSTLUKTUR. KARDEŞLİKTİR. ARKADAŞLIKTIR. O NU DA ANCAK YÜREK YAPAR. YÜREK BİLİR.
“Dağılın.”
Diyecekti. Başta yaptığı hatadan son anda vaz geçti.
Arkasında ısırılmış elma resmi olan telefonunu tekrar eline aldı. WhatsApp’tan aşağıdaki mesajı yazıp gönderdi.
DUYGULARI BELİRLEYEN YÜKSEK MAKAMA
Şimdiye kadar beş olarak öğretilen duyulara, altıncı duyu olarak YÜREK eklenmesini
Saygılarımla arz ederim.
İMZA
BEYİN