20
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1598
Okunma


Evet. Boyuma göre biraz fazla kiloluyum. Bana “Tombik Ayşe “ diyorlar. Bu söylemden hiç de şikâyetçi değilim. Hatta hoşuma bile gidiyor. Hayatımda hiç diyet yapmadım. Canım ne istediyse yedim. Etrafınıza bir bakın. Hiç çirkin şişman gördünüz mü siz? Kilolu bayanlar güzeldir. “Bir dirhem et bin ayıp örter” ata sözü de güzeldir !!!
“Kızım tamam verelim vermesine de. İşi yok diyorsun. Senin bir işin, bir maaşın var. O ne yapacak. Sen mi geçindireceksin evi?”
“Amann baba! İşi yoksa da fakültelerden aldığı iki diploması var. Onun için iş bulmak sorun değil. Sen düşünme her şey hallolur.”
Ailem bilirdi huyumu. Kafama koyduğumu yapardım.
“Tamam kızım. Sen öyle diyorsan öyle olsun. Ama uyarmadı deme. Seni tanıyoruz.
Seviyoruz. Temiz kalplisin. Safsın. İyi niyetlisin. Sonra pişman olmayasın. İyi düşündüysen sorun yok. Gelsin istesinler”
Gelip istediler.
Sıradan bir düğünle evlendik. Evimizin bütün eşyası benim taksitle aldığım, parasını ödediğim eşyalardı. Valizini alıp geldi eve. Bir ev kolay mı kuruluyor? Alınması gereken diğer şeyler için;
“Takma kafanı her odaya aşkımızı sereriz. Evimiz herkesinkinden daha güzel olur” diyordu.
Ağzı laf yapardı. Ben de zaten bu tatlı diline kanmıştım.
Evliliğimizin ilk ayı çok güzel geçti. Sabah kahvaltımızı beraber yapıyorduk Beni öperek uğurluyordu. Daha sonraki günlerde:
“Canım benim. Sabahları zor uyanıyorum. Sen kahvaltını yap git. Sonra ben kalkınca bir şeyler bulur yerim. Olur mu?”
“Peki, öyle olsun” dedim.
Demesine dedim de, bu durumdan da hiç hoşlanmadım.
Ben işten geldiğimde çok kere uyurken buluyordum onu.
Bir gün:
“Gel şöyle. Oturup konuşalım. Balayları bitti artık. Sen kendine iş aramayacak mısın?
“Amannn. Acelesi ne. Buluruz elbet.”
“Amanı yamanı yok. Artık bir iş bulup çalışsan iyi edersin.”
Yüzünü buruştudu.
“Tamam, tamam bakarız. Ben yatmaya gidiyorum.”
Daha sonraları iş aramadığı gibi, benden para da istiyordu. Hakaret ederek veriyordum parayı. Aldırmıyordu. Bazı günler işten geldiğimde onu evde sarhoş buluyordum. Nikâh defterine, her bekâr için çok kıymetli olan bir imzayı yanlış kişi için atmıştım.
O na olan sevgim, saygım nefrete dönüşmüştü. Bu evlilik yürümeyecekti. Avukat tuttum. Boşanma davası açtım. Fazla sürmedi. Ayrıldık. Valizini alıp giderken:
“Dışarıda senin gibi salak çok. Bak görecek, duyacaksın. Çok sürmeyecek ben birini daha bulurum. Sen kendine yan.”
Çarptım kapıyı yüzüne.
Hürdüm artık. Her iş dönüşü çarşıya çıkıyor, çılgınlar gibi alış veriş yapıyordum. Kendi paramı kendime harcamam rahatlatıyordu beni.
………………………….
Okuldan sınıf arkadaşım aradı.
“Tombik okulun pilav günü belli oldu. Geleceksin değil mi?”
“Tabii geleceğim. Her zaman gelmiyor muyum?”
Her yıl olduğu gibi sınıf arkadaşlarımızla buluştuk pilav günün de. Hasret giderdik. Çok sevdiğimiz hocamızla eski günleri andık. Güldük, duygulandık. Ayrılırken Hocamız:
“Evlilik nasıl gidiyor Ayşe? Mutlu musun” ?
“O iş bitti hocam. Ayrıldım. Şimdi hür ve huzurluyum.”
Gözlerinin içi güldü.
“Haa… Öyle mi? Benim de eşim öldü. Sevindim”
Bu nasıl bir şeydi? Ben ayrılmışım, onun eşi ölmüş. Ve hocamız buna seviniyor…
Çok sürmedi. Üç gün sonra aradı beni:
“Seninle özel bir konuyu görüşmem lazım”
Gittim. Hiç lafı uzatmadan:
"Ayşe yıllarca hocalığını yaptım.Seni tanıyorum. Prensiplisin. Yüreklisin Benim yaşım belli. Bana destek olacak birine ihtiyacım var. Benimle evlenir misin?”
Şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemedim.
“Acele etme. Hemen cevap verme. Düşün, sonra kararını bildirsin. ”
Bu nasıl bir işti? Ne yapmalıydım? Ne demeliydim? Bilmiyor, bilemiyordum.
Önce; kardeşten farksız gördüğüm mesai arkadaşıma açtım konuyu. O şiddetle karşı çıktı.
“Olmaz öyle şey. Deli misin sen? El âlem ne der?”
Günlerce düşündüm.Sonunda verdim kararımı. Kim ne derse desin evlenecektim hocamla.
Evlendim de…
Kayıtlarda evli olsak da, evde baba kız gibi yıllarca yaşadık.
Hocam –pardon- kocam çok yaşlandı şimdi. Özenle bakıyorum ona. Yemeğini dahi ben yediriyorum. Her şeyi Allah bilir. Hiç belli olmaz. Ama görünen o ki fazla da ömrü kalmadı.
Ölürse benden başka kimsesi yok. Maaşı da, mal varlığı da bana kalacak. Oldum olası çaresize, düşküne yardım etmeyi severim. O zaman çok hayır yapacak, çok yoksulu sevindireceğim. Yine de ölmesini istemiyorum. O benim hem Hocam hem de kocam.
Çok kere hayal edilenle yaşanan aynı şeyler olmuyor. Kader denilen de bu değil mi zaten?...