10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1311
Okunma

İlçenin sevilen insanıydı Alper Hâkim. Sevecen, neşeli, alçak gönüllü…
İlçe halkının büyüğü, küçüğü, genci, ihtiyarı ona sorular sorar o da sıkılmadan cevaplardı.
Sadece Adliye de değil, başka sıkıntısı olanın derdini de dinler yardımcı olurdu.
Şakaklarında ki ağarmış saçlarına rağmen yakışıklıydı.
Kahverengi deri çantasıyla neşeyle işine gider, akşamda yine neşeyle dönerdi. Hiç mi derdi olmaz hiç mi canı sıkılmazdı? O öyleydi. Yüzündeki tebessümünü eksik etmezdi.
Bir gün akşam işinden evine dönerken yol üstündeki kahvenin bahçesinde oturanlar ayağa kalktılar.
“Gel Alper Hâkimim bir çayımızı iç.”
Kırmadı onları. Gitti oturdu. Hoş beşten sonra içlerinden birisi:
“Alper Hâkim’im, sen soyadın Hâkim olduğu için mi Hâkim oldun?”
Diğerleri güldüler:
“Böyle de soru olur mu?” devam etti:
Alper Hâkim tebessümle;
“Önemli değil. Madem merak etmiş anlatayım. Benim soyadım değil, işim hâkimlik.”
Çayından bir yudum aldı. Devam etti;
“Benim adım Mehmet, soyadım "ALPER". Aslında soyadım "İNEÇ" ti.
Dinleyenler şaşırdılar. Devam etti;
“Ben Denizli’liyim. Köy yerinde bize İNEÇ demezler de İNEK derlerdi hep. Bu
dedelerimizden beri böyle gelmiş. Benim köydeki adım da İNEKlerin MEMED ti mesela.
Memleketimizin köylüsü böyledir işte, art niyeti yoktur. Ama köylerde lakapsız insan da yoktur.
Dedem;
“Eskiden Denizli büyük bir gölmüş. İNEÇ ’ te küçük bir deniz taşıtıdır.Soyadımız oradan geliyor.”Dese de kimse inanmamış. Daha sonra;
“İNEÇ,’iniş’ demektir. Biz uyumlu bir sülaleyiz. Bizde yokuş olmaz” diye açıklamalar yapsa da netice değişmemiş. İNEK denmeye devam edilmişti. Ben de "İNEK" likten kurtulmak için Soyadımı değiştirdim. "ALPER" yaptırdım. Bunun bir de mahkeme hikâyesi var. Onu da anlatayım mı ?”
Hep bir ağızdan;
“Anlat… Anlat…”
“Mahkemeye dilekçeyle müracaat ettim. Duruşma günü geldi. Girdim duruşma salonuna. Hâkim önündeki dosyaya baktı. Sonra bana dönerek;
“Şahitler nerede?”
Şaşırmıştım. Şahidin gerekli olduğunu bilmiyordum.
“Bu davada iki şahit ve Nüfus Müdürlüğünden bir temsilci gerekli. Biz yazı yazıp temsilciyi getirtmişiz. Senin şahitlerin yok. Ben davayı reddedersem bir daha açma hakkın olmaz. Bir avukata üç-beş kuruş vermemek için kendi başınıza işler yapıyorsunuz!”
Hâkim bağırıyordu. Dediğine göre davayı reddederse bu fırsatı bir daha bulamayacaktım.
“Ben şahit bulurum Hâkim Bey”
“Hadi bul öyleyse…”
Duruşma salonundan dışarı çıktım. Bizim köyden Ganrık İsmail emmi ile Kuzucuların Muhittin bankta oturuyorlardı. İsmail emmi lakabı gibi aksi bir insandı. Ayağı mahkemeden hiç eksik olmazdı. En ufak bir anlaşmazlıkta mahkemeye koşardı. Mutlaka yine bir davası vardı.
“Gelin, gelin ufak bir şahitlik işi var” dedim.
İkisini de mahkeme salonuna soktum.
Duruşma başladı. Hâkim Ganrık İsmail emmiye dönerek;
“Bu Mehmet İNEÇ soyadından rencide olduğunu belirtmiş. Doğru mu?”
“Gattiyen Hâkim Beyim. Doğru değil.”
Şaşırmıştım. İsmail emmi rencideyi benim aleyhime bir şey sanmıştı. Hâkim Muhittin e döndü;
“Sen ne diyorsun”
Muhittin korkmuştu.
“Sen ne de dersen onu derim Hâkimim”
“Yahu ben sana soruyorum”
“O zaman Ganrık emmim ne derse ben de onu diyorum”
Sinirlendi Hâkim. Tekrar Ganrık İsmail emmiye döndü. Beni göstererek;
“Kim bu?”
“İNEKLERİN MEMED.”
“Birbirinize lakaplar takarsınız. Sonra da gelip bizleri uğraştırırsınız. Yaz kızım…
4721 sayılı Medeni Kanunun 27 nci maddesi gereğince davacı Mehmet İNEÇ, soyadının yanlış telaffuz edilmesinden rencide olduğunu beyan etmiş, mahkememiz şahitlerin ifadesinden de aynı kanıya varmış olup, soyadının ALPER olarak değiştirilmesine, mahalli bir gazetede yayınlamasına karar verilmiş olup…” Davayı bitirdi.
İşte benim ALPER olmamın hikâyesi. Daha sonra okudum. Hâkim oldum.
Köylümün gözünde İNEKERİN MEMED im.
Aslında ben MEHMET İNEÇ tim.
Şimdi ise MEHMET ALPER im.
Sizlerin de ALPER HÂKİM iyim.
Hepsi kabulüm.
Kalktı.
Kendisini dinleyenlerin tek tek elini sıktı. Kahverengi deri çantası elinde, yüzünde tebessüm evinin yolunu tuttu.