8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1049
Okunma

Mezhep temelli, din merkezli, sülaleye dayalı milicilik ve millet olmaz...
Şah İsmail Hatayi de bu nedenlerle büyük bir Türk hükümdarıdır.
Aynı tarihsel zaman dilimi içinde Anadolu’da Osmanoğulları, İran’da Şah İsmail (Kızılbaş Türkmen) devleti, Orta Asya’da Özbek Şah (Şeybani) ve Hindistan’da da Babür’ün Türk İmpratorluğu var ve bunlar birbirleriyle güç mücadelesi veriyorsa, buna başka türlü bir bakış tarihselliği aramak gerekiyor.
Üç Tarz-ı Siyaset 1903-1905 arası kaleme alınmış.. yani olmuş yüz küsür yıl.
Bizim uluslaşmamız ve buna engel olan sülalevi, ümmi, mezhebi çok başlılığın çaresi; bunların tümünü birden kapsayacak laik ve ilerici karakterli bir "ulusal sorun" potasında eritmekle mümkün olmalı.
Göreceli bile olsa Türk aleminde din, mezhep, ümmet, veya sülale temelli bir Türklük anlayış genel kabulü vardır ve bu vaki olmuştur diyebiliriz.
Bunların tümünün Merkezi Asya’daki kadimçi-ceditçi veya sol veya sağ skalada çözümlenecek federalist-ünitarist birlik üzerinden bir proğramla ilerletilmesi gerekiyor.
Oysa biz, Akçuraoğlu’nun programlaştırıp, üç seçenek haline indirgediğininde gerisinde ve buna tamamen zıt bir tarih ve siyasi-sosyal proğrama yöneltiliyoruz.
Bu yöneltilişte görev alan rol modeller, dış proleterya (emperyal-kapitalizm) tarafından bilinçli bir şekilde hale yola konuluyorlar.
İç proleteryanın (yani Türklerin) tarih ve ulus toplumsal bilincinden koparılarak, güruhlaştırılıp-sürüleştirilmesiylede bu süreç paralel gidiyor.
Sorun, siyasi ve iktisadi toplumsala etkin her türlü alanda Türk olup olmama ve yine geçilmesi elzem bir toplumsal aşama olarak ulusal sorundan, yani Türklükten; bir mezhep, bir etni veya bir cemaat lehine ayrışmayı makul görüp, görmemek sorunu oluyor.
Devlet kanalı TRT’de "Öteki Gündem" diye Pelin Çift adlı proğram sunucusunca gerçekleştirilen bir yapım var.
ismail Hatayi ve Yavuz Selimi arasındaki savaşta (Çaldıran) Şah İsmail’i ve kurduğu devleti Türk kabul etmiyor.
Gerekçesi neymiş efendim?
Şah İsmail Osmanlıları her zaman engellemiş.
Ne kadar makul ve mantıklı bir gerekçesi(!) var değil mi?!
Söylediklerinin içini doldurduğu tezleri ise, Türk devletleri olursa; ille sünni ve ortodoks dinsel temelli ulusdan olur!
Olmazsa olmuyor demektir.
Hayretler içinde kalıyorsunuz !
O kadar ki, proğramına çağırdığı ve epeyce bir polemik yaşadığı tarihçi-akademisyen değerli konuğuna delil olarak sunduğu kaynak kitaplar da yeni Osmanlıcı zihniyetteki bir profösörün yazdıklarıdır.
O zihniyet yazıyorsa, bu tür millet ve devlet tarifi kesinlikle doğrudur(!)
Elindeki kitabı salaya sallaya, sayfalarından ayet-i kerime satırları okuyor gibi ve kaynak gösterdiği şeylerden tefrit derecesinde emin, ısrarla ve baskın ifadelerle sülale ve mezhep temelli Türklük yapmaktadır.
Örneğin, Osmanoğullarının kurucu aşireti olan Kayı boyuna ve ortodoks sünniliğe dayalı olan Türk ulusçuluğu diye bir şey yoktur !
Veya Selçukoğullarının Kınık boyu temellinde bir Türklük...
Yine Uygurların Yaglakar kurucu ailesi temelinde de bir Türklük yoktur !
Veya bunun tersi olacak şekilde Şah İsmail merkezli, heterodoks İslam inançlı Alevi-Avşar-Bayındır- boyundan karışım bir Türk ulusçuluğu anlayışı da yoktur !...
Atatürk’ün 1923 yılında uygulamaya koyduğu aydınlanmacı ve laik karakterli Türk milli demokratik devrimi, işte bu nedenle (asla) taviz verilmemesi gereken bir mevzi oluyor.
Ocak-2016
Ahmet Kutlu Ayyüce